Günün Olayı
Amasya Protokolleri
Vahdettin
Damat Ferit Paşa’nın yerine 2 Ekim 1919’da hükümeti kurma görevini Ali Rıza
Paşa’ya verdi. Ali Rıza Paşa kabinesi diğer hükümete nazaran Milli Mücadele’ye karşı
sıcak ve olumlu yaklaşıyordu. M. Kemal
Paşa ile İstanbul Hükümeti arasında 3 Ekim'den itibaren başlayan yazışmalarda
M. Kemal İstanbul Hükümeti'nin, Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlarına bağlı
olmasını, Meclis toplanana kadar hükümetin önemli kararlar almamasını, Barış
Konferansı'na Temsil Heyeti'nin güvenini kazanmış kimselerin gönderilmesini,
Hükümet'in yayımlayacağı bildirilerin kendisi tarafından görülmesini, atama
işlemlerinin Temsil Heyeti'nce uygun bulunması, Genelkurmay Başkanlığı'na Cevat
yada Fevzi Paşa'nın getirilmesini istiyordu. İstanbul Hükümeti, bu isteklerin
bazılarını olumlu karşılamakla beraber, Temsil Heyeti'nin kendileriyle
işbirliği yapmasını, İttihatçılıkla ilişkileri olmadıklarını, seçimlerin
serbest yapılacağını ve hükümet işlerine karışmayacaklarını açıklamalarını
istiyordu. Ancak bütün bu yazışmalar bir sonuç alınamayınca İstanbul Hükümeti
Anadolu'ya bir temsilci göndermeye karar verdi. Bahriye Nazırı Salih Paşa (
Salih Hulusi Kezrak) temsilci olarak görevlendirildi.
Varılan
mutabakat sonucu görüşmelerin Amasya’da yapılmasına karar verildi.
Ali Rıza Paşa'nın isteği üzerine, Amasya'da
bir görüşme yapılması M. Kemal Paşa tarafından kabul edildi.
Bundan sonraki gelişmelerin önemli bölümlerini Nutuk’dan okuyalım;
“Salih Paşa ile, Amasya'da, 20 Ekimde
başlayan görüşmelerimiz, 22 Ekimde son buldu. Üç gün süren görüşmelerin
sonunda, ikişer nüsha olmak üzere beş ayrı protokol düzenlendi. Bu beş ayrı
protokolden üçü -Salih Paşa'da kalanlar bizim tarafımızdan, bizde kalanlar
Sa1ih Paşa tarafından- imza edildi. İki protokol gizli sayılarak imza edilmedi.
Amasya Mülâkatı sonunda alınan kararlar,
kolordulara da bildirildi.
Efendiler, bu münasebetle, bir noktayı
belirtmek isterim. Bizce temel alınan husus, millî teşkilâtın ve Hey'et-i
Temsiliye'nin İstanbul Hükûmeti tarafından resmen tanınmış bir siyasî varlık
olduğunun, görüşmelerimizin resmî bir nitelik taşıdığının ve sonuçlarına
mutlaka uyulması gerektiğinin taraflarca resmen taahhüt edilmiş bulunduğunu
tasdik ettirmekti.
Bundan dolayı, görüşmelerin sonuçlarını
içine alan zabıtların protokol olduğunu kabul ettirmek ve İstanbul Hükûmeti'nin
temsilcisi olan Bahriye Nâzırına imza ettirmek önemliydi.
21 Ekim 1919 tarihli protokol metni,
denebilir ki, hemen bütünüyle Salih Paşa'nın teklifleri olup, kabulünde sakınca
görülmeyen birtakım maddelerden ibarettir
22 Ekim 1919 tarihli ikinci protokol, uzun
süren tartışmalı bir görüşmenin zabıt şeklindeki özetidir.
Bu görüşmede, her iki tarafın, Hilâfet ve
Saltanat konusundaki karşılıklı güvenceleri ile ilgili geniş açıklamaları içine
alan bir girişten sonra, Sivas Kongresi'nin 11 Eylül 1919 tarihli
bildirisindeki maddelerin görüşülmesine başlandı:
Bildirinin birinci maddesinde, tasarlanan
ve kabul edilen sınırların en düşük düzeyde bir istek olmak üzere elde
edilmesinin sağlanması gereği ortaklaşa kabul edildi.
Görünüşte, Kürtlere bağımsızlık
kazandırmak gayesiyle yapılmakta olan bozguncu propagandaların önüne geçme
hususu uygun bulundu.
Bugün için düşman işgali altında bulunan
bölgelerden Çukurova (Kilikya)'yı, Arabistan ile Türkiye arasında bir tampon
devlet yapmak üzere anavatandan ayırma isteğinde bulunulduğundan söz edildi.
Anadolu'nun, en koyu Türk çevresi, en
bereketli ve zengin bir bölgesi olan bu parçasının hiçbir şekilde ayrılmasına
razı olunmayacağı; Aydın ilinin de aynı kesinlikle (ve öncelikle) vatan
topraklarından kopmasının mümkün olmadığı ilkesi genellikle kabul edildi.
Trakya konusuna gelince: Burada da,
görünüşte bağımsız bir hükûmet, gerçekte bir sömürge devlet kurulması, böyle
olduğu takdirde de Doğu Trakya'dan Midye - Enez çizgisine kadar olan bölgeyi
bizden ayırma isteğinin söz konusu olabileceği ihtimali göz önünde
bulunduruldu.
Ancak, Edirne'nin ve Meriç sınırının
bağımsız bir İslâm hükûmetine katılmak için bile olsa, hiçbir şekilde
bırakılmasına rıza gösterilmemesi ilkesi ortaklaşa kabul edildi. Bununla
birlikte, bütün bu maddede söz konusu edilen hususlar hakkında Meclis'in vereceği
en son karara elbette uyulacaktır, dendi.
Bildirinin dördüncü maddesindeki,
azınlıklara siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak nitelikte imtiyazlar
verilmesinin kabul edilmeyeceği konusundaki fıkra üzerinde önemle duruldu. Bu
kaydın, bağımsızlığımızı fiilen sağlamak için, elde edilmesi zarurî bir istek
olarak düşünülmesi ve bundan yapılacak en küçük bir fedakârlığın
bağımsızlığımızı derinden zedeleyeceği öne sürüldü. Bu maddede söz konusu olan
ve azınlıklara fazla imtiyazlar verilmemesine yönelmiş olan gaye, ulaşılması
gerekli bir hedef olarak kabul edilmiştir.
Bununla birlikte, gerek bu konuda, gerek
yaşama hakkımızın savunulması konusundaki öteki isteklerimizle ilgili
hususlarda - birinci maddenin sonunda olduğu gibi burada da – Millî Meclis'in
oy ve kararlarının geçerli olacağı kaydı konuldu.
……..
11 Eylül 1919 tarihli Sivas Kongresi
kararlarının öteki maddeleri de Meclis-i Meb'usan'ın kabulüne sunulmak şartıyla
uygun görüldü.
Bundan sonra, Sivas Kongresi'nin 4 Eylül
1919 tarihli kararlarının teşkilât bölümü ile ilgili 11'inci maddesinde yer
alan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin durumu, bundan sonraki
çalışma şekli ve alanı üzerinde duruldu. Bu maddede, millî iradeyi hâkim
kılacak olan Meclis-i Millî'nin yasama ve denetleme haklarına güvenlik ve
serbestlikle sahip olduktan, bu güvenlik Meclis-i Millî'ce de doğrulandıktan
sonra, cemiyetin şeklinin kongre kararı ile belirleneceği açıklanmıştır. Burada
söz konusu olan kongrenin, şimdiye kadar yapılan Erzurum ve Sivas Kongreleri
gibi İstanbul dışında ayrı bir kongre halinde olması şart değildir, dendi.
……
İstanbul'un düşman işgâli altında
bulunması dolayısıyla, milletvekillerinin yasama görevlerini hakkıyla yerine
getirmelerine pek elverişli olamayacağı düşüncesi ortaya atıldı. 1870-1871
savaşında Fransızların Bordeaux (Bordo)'da ve daha sonra Almanların Weimar
(Vaymar)'da yaptıkları gibi, barış anlaşması yapılıncaya kadar, geçici olarak,
Meclis-i Millî'nin Anadolu'da, saltanat hükûmetinin kabul edeceği güvenilir
başka bir yerde toplanması uygun görüldü.
…..
Milletvekilleri seçiminde tam bir
serbestlik bulunması gerektiği hükûmetçe emredilmiş olduğundan, seçimler
yapılırken Cemiyet Hey'et-i Temsiliyesi'nce müdahale edilmekte olduğu
belirtildi. Milletvekilleri arasında, İttihat ve Terakki üyesi ve orduda lekeli
şahıslar bulunduğu takdirde, bunların milletvekili seçilmesine meydan
verilmemek için, Hey'et-i Temsiliye'ce yol gösterme maksadıyla ve uygun şekilde
bazı telkinler yapılmasının yerinde olacağı hesaba katıldı. Hey'et-i
Temsiliye'nin bu konudaki yardım şekli de, ayrıca bir formül halinde üçüncü
protokol olarak tespit edildi.
Gizli sayıldığı için imza altına alınmayan
dördüncü protokol şuydu
Bazı komutanların ordudan atılması ve bir
kısım subayların Divan-ı Harb'e verilmeleri ile ilgili olarak çıkarılan padişah
iradeleri ile diğer emirlerin düzeltilmesi.
Malta'ya sürülmüş olanların, ilgili
bulundukları kendi mahkemelerimizde kovuşturma yapılmak üzere İstanbul'a
getirtilmeleri çarelerinin araştırılması.
Ermeni zulmü ile ilgili görülenlerin de
mahkemeye verilmesi (Millî Meclis'e bırakılacaktır).
İzmir'in boşaltılmasının İstanbul Hükûmeti
tarafından yeniden protesto edilmesi ve gerekirse gizli talimatla halka gösteri
toplantıları yaptırılması.
Jandarma Genel Komutanı, Merkez Komutanı,
Polis Müdürü ve İçişleri Müsteşarı'nın değiştirilmeleri (Harbiye ve Dahiliye
Nezaretlerince).
İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin (kapı kapı
dolaşıp) halka kâğıt mühürletmelerine engel olunması.
Yabancı parasıyla satın alınmış
derneklerin faaliyetlerine ve bu gibi gazetelerin zararlı yayınlarına son
verilmesi (özellikle subay ve memurların bu gibi derneklere girmelerinin
kesinlikle yasaklanması).
Aydın Kuva-yı Milliye'sinin
güçlendirilmesi ve beslenmelerinin kolaylıkla sağlanması. Millî Mücadele'ye
katılmış memurların genel bir yatışma ve güvenlik sağlanıncaya kadar
yerlerinden alınmamaları ve millî dâvâya aykırı hareketlerinden dolayı millet
tarafından işten el çektirilmiş memurların yeni görevlere tayinlerinden önce
durumun özel olarak görüşülmesi.….
İmzasız beşinci protokol da, Barış
Konferansı'na gidebilecek kimselerin adlarını içine alıyordu.
Efendiler, bu görüşmelerimizde tespit
edilen esaslar arasında, en önemli noktanın Meclis-i Millî'nin toplanma yeri
ile ilgili olduğunun yüksek dikkatlerinizi çekmiş olacağını sanırım.
Meclis'in, İstanbul'da toplanmasının doğru
olmadığı konusundaki eski görüş ve kanaatimizi Salih Paşa'ya kabul ve tasdik
ettirdik, Ancak, Paşa, kendisi bu görüşe katılmakla birlikte, bu katılışın
şahsına ait olup kabine adına şimdiden söz veremeyeceği kaydını da eklemişti
Kendisi, kabine üyelerini bu görüşe inandırmak ve katılmalarını sağlamak için
elinden geleni yapacağına söz vermiş, başaramadığı takdirde, kabineden
çekilmekten başka yapacak bir şey olmadığını söylemiştir.
Salih Paşa, bu konuda başarı
sağlayamamıştır.
Özetle
Amasya Protokolleri Anadolu’daki milli hareketin İstanbul Hükümeti tarafından
resmen tanındığı ilk metin olması açısından çok önemlidir…
22 Ekim
1600 - Osmanlı
ordusu, Macaristan'ın Kanije Kalesi'ni fethetti.
1917 - Vakit
gazetesi, Ahmet Emin Yalman ve Asım Us tarafından yayımlanmaya başladı.
1919 - Amasya'da,
Mustafa Kemal Paşa ile İstanbul Hükümeti'nin Bahriye Nazırı Salih Hulusi (Kezrak)
Bey arasında Amasya Protokolü imzalandı
1920 - Ermenistan
Hükümeti, Sovyetlere başvurarak Trabzon'dan Harput'a kadar uzanan bir hattın
Ermenilerin batı sınırı olarak tanınmasını istedi
1921 - Sovyetler,
bütün ülkelerin hükumetlerine bir nota vererek Yunanlıların Anadolu'da yaptığı
zulüm ve yağmaya karşı gereken teşebbüslerde bulunulmasını istedi
1922 - Müttefik
generalleri ile Refet Paşa arasında Doğu Trakya'daki il ve ilçelerinin hangi
tarihlerde Türklere teslim edileceği ile ilgili bir protokol imzalandı
1937 - Tunceli
bölgesinde 21 Mart gecesi başlayan ayaklanma bastırıldı. Dört yıl için
çıkarılan Tunceli'nin İdaresi Hakkında Kanun, çeşitli eklerle 1947'ye kadar
sürdü.
1947 - ABD
yardımının ilk partisi İskenderun Limanı'na geldi. İlk malzemelerle
İstanbul-Ankara karayolunun yapımına başlanacağı açıklandı.
1950 - Türkiye'de
genel nüfus sayımı yapıldı. Ülkenin nüfusu 20.902.628 olarak tespit edildi.
İstanbul Türkiye’de nüfusu bir milyonu (1.000.022) aşan ilk il oldu..
1964 - Jean-Paul
Sartre Nobel Edebiyat Ödülünü kazandı ama ödülü geri çevirdi.
1965 - Meclis yeni
dönem çalışmalarına başladı ve Başbakan Ürgüplü istifasını verdi. AP İstanbul
milletvekili Ferruh Bozbeyli Meclis Başkanlığına seçildi.
1972 - THY'nin
Truva uçağı Sofya'ya kaçırıldı. Bir gün sonra yolcuları serbest bırakan 4 hava
korsanı Bulgaristan'a iltica etti.
1975 - Türkiye'nin
Viyana büyükelçisi Hüseyin Daniş Tunalıgil görev yaptığı Viyana'da Ermeni
Soykırımı Adalet Komandoları'na mensup üç militan tarafından düzenlenen suikast
sonucu yaşamını yitirdi.
1976 - Hak İşçi
Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) kuruldu.
1988 - Barış
Manço'nun televizyon programı 7’den 77’ye TRT'de başladı.
1993 -
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde çıkan çatışmada Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın öldü. İlçede sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
1996 – Önde gelen
8 Müslüman ülkenin (Türkiye, İran, Bangladeş, Mısır, Endonezya, Malezya,
Pakistan ve Nijerya) oluştuğu M 8 (Daha sonra adı D 8 olarak değişecektir)
örgütü kuruldu.
2015 - Yazar,
gazeteci ve siyasetçi Çetin Altan öldü
Yorumlar
Yorum Gönder