Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

23 HAZİRAN

Günün Olayı Bir Deniz Faciası: Refah Şilebinin Batması Türkiye, 1939 yılında İngiltere’ye, kıt imkânlarla dört adet denizaltı ve 4 muhrip gemisi sipariş etmişti. Gemilerin yapımı tamamlamış fakat İkinci Dünya Savaşı’nın  çıkması nedeniyle İngiltere savaşı da neden göstererek bu gemileri teslim etmemek  için direniyordu. 18 Haziran 1941 tarihinde Almanya ile imzalanan “Saldırmazlık Paktı” anlaşması İngiltere’yi endişelendirdi. Türkiye ile Almanya arasındaki yakınlaşmayı gören İngiltere, Türkiye’yi kaybetmemek için kendisine sipariş verilen denizaltılar ile dört muhribi teslim alacak bir askeri grubun İngiltere’ye gönderilmesini istedi. Bunun üzerine Türkiye, gemileri teslim alacak personeli Birleşik Krallık'a göndermeye karar verdi. Heyet önce deniz yoluyla Mısır'a, oradan da hava yolu ile Birleşik Krallık'a geçecekti. Türk donanmasının en seçkin denizcileri sicillerine bakılarak tespit edildi. Kafile başkanı olarak da II. Denizaltı Filotilla Komodoru Güve

22 HAZİRAN

Günün Portresi Bilge Kağan Türk Tarihinin en önemli başbuğlarından birisi olan Bilge Kağan  683  yılında doğdu. Babası Göktürk Devleti’ni yeniden kuran İlteriş Kutluğ Kağan, annesi İlbilge Hatun’dur. Sekiz yaşındayken babasını yitiren Bilge Kağan, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan tarafından büyütüldü. 698 yılında, amcası Kapağan Kağan'ın isteği üzerine Türgişler ile yapılan Bolçu Savaşı'na katıldı. 699 yılında amcası Kapağan Kağan tarafından Sağ Kanat Şad'ı tayin edildi ve komutasına 20,000 kişilik bir ordu verildi. Bilge Kağan, çok genç yaşında pek çok askeri başarıya imza attı… 711 - 712 yıllarında, Müslümanların Maveraünnehir'i fethi sırasında, Maveraünnehir'deki Göktürk müttefiklerinin yardım istemesi üzerine, Araplara karşı düzenlenen sefere katıldı. Karluklarla,   Dokuz Oğuzlarla,   Basmıllarla savaştı… Bu savaşlar sırasında kardeşi Kül Tigin de hep yanındaydı… Kapağan Kağan ölünce yerine oğlu İnel Kağan oldu… İ

21 HAZİRAN

Günün Portresi Genç Osman’ın Meçhul Fedaisi Genç Osman halk tarafından çok sevilen bir padişahtı… Onun Sipahiler ve Yeniçeriler tarafından tahtan indirilmekle kalınmayıp, acımasız bir şekilde katledilmesine halk çok üzülmüş, yeniçeriler ve sipahilere düşman olmuştu… Bugün 21 Haziran… Size 21 haziran 1622 tarihinde, Genç Osman’a hayran bir halk kahramanının yaptığı gözü kara bir yiğitliği   İsmail Hami Danişmend’in “İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi”nde Genç Osman’ın intikamını almak isteyen bir halk kahramanının Sultanahmet vak’ası başlığı ile anlattığı olayı aynen aktarmak istiyorum; “Selefi Kara-Davud gibi mevkiini tahkim için âsi askerlere para dağıtıp duran Vezir-i-a’zam Mere-Hüseyn Paşa’nın «Koyun akçası» nâmiyle verdiği beş yüz guruşu paylaşmak için Sultanahmet Câmiinde birbirine giren Sipâhi ve Silihdar mülâzımları kavga edip dururlarken, bir elinde yalın bıçak ve bir koluna abâsın siper idüp, içeri dalan bir halk kahramanı Osmanlı menbâlarında alelâde bir

20 HAZİRAN

Günün Olayı ÂLİ DERSLER   PROGRAMI Kurtuluş savaşı çok zor ve zorlu bir mücadeledir… Dağılmış yok olmuş ordunun küllerinden yeni bir ordu oluşturmak, yıllardır verdiği şehitler nedeniyle genç nüfusu tükenmiş bir milleti kurtuluş savaşına ikna etmek, Osmanlı’nın, reji kolcularının, duyun-u umumiye tahsildarlarının aldığı vergilere ilaveten yeni vergiler almak, Padişahın görevden almasına, imzaladığı idam kararlarına, şeyhülislamın verdiği “katli vaciptir” fetvalarına rağmen, muhafazakar halkı Padişaha ve Halifeye düşman olunmadığı konusunda ikna etmek, hükûmetin ve ordunun her icraatının her hareketinin harcadığı her kuruşun hesabını soran, komutanlar hakkında gerekli gereksiz soruşturma açan TBMM’ne hesap vermek, her işi hukuk çerçevesinde kalarak yapmaya çalışmak, düşmandan daha çok sarayın kışkırtmaları ile başlayan zaman zaman 3-4 ilde hakimiyeti ele geçiren iç İsyanlarla baş etmek, tüm bunların yanında, İstanbul'un engellemelerine ve kaynak kıtlığına rağmen demiry

19 HAZİRAN

Günün Olayı ÖZSOY OPERASI Türk operasının ilk örneklerindendir. İlk kez 19 Haziran 1934 gecesi, Münir Hayri Egeli'nin yönetiminde ve Ahmet Adnan Saygun'un orkestra şefliği altında "İstanbul Konservatuvarı" yaylı sazlar heyeti ile "Riyaseti Cumhur Bando Heyeti" tarafından iki devlet başkanının önünde Ankara Halkevi’nde sahnelenmiştir. İlk defasında üç perdelik, dramatik türde bir opera olarak bestelenip sahnelenmiştir. Atatürk ve İran Şahı Rıza Pehlevi onuruna ilk sahnelendiğinde operada, bariton Nurullah Taşkıran, soprano Nimet Vahit ve Semiha Berksoy da oynamışlardır. Türk operasının yaratılmasında önemli bir adım sayılmaktadır. Ama ne yazık ki Türk Operası denemesi Atatürk dönemindeki 2-3 örnekle sınırlı kalmış, daha sonra yenileri ilave edilememiştir. Operada işlenen ana tema Türkiye ve İran'ın kardeş olduğunun vurgulanmasıdır. Opera senaryosunda İranlıların Şehname isimli destanı ile Türklerin Ergenekon destanından esinlenilmiştir. H

18 HAZİRAN

ORDUYA UÇAK HEDİYE EDEN KASABA: SİVRİHİSAR Kurtuluş Savaşı Türk halkının vatan sevgisini, özgürlük aşkını tüm dünyaya duyuran bir mücadele olmuştur. Sivrihisar Tayyaresi de bu mücadelenin vatan toprağının her metrekaresinde var olan anıtlarından bir tanesidir. Savaş başlayalı iki yıl oluyordu. Kütahya-Eskişehir savaşında talihsiz bir yenilgi alan ordumuz Sakarya ırmağının doğusuna çekilme kararı almış ve ordumuzun çekilmesinden güç alan Yunan orduları işgale başlamaktaydı. Sivrihisar ve köyleri de bu işgale maruz kalan toprakların içinde bulunuyordu. Burada yaşayan halka işgalle birlikte Yunanlılar her türlü zulmü yapıyordu. Yunan ordusu bağları, bahçeleri ve ekinleri tahrip ediyor, kendi askerlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için halktan para topluyor, türlü işkenceler de bulunuyordu. Yunan ordusu Sivrihisar’dan çekilirken de Türk esirlerini de yanında götürmek istemişler, ancak Türk Akıncı kuvvetlerinin gelmek üzere aolduklarını anlayınca yanlarında götürmekten vazgeç

17 HAZİRAN

Büyük Aşkın Muhteşem Anıtı TAÇ MAHAL “Dünyanın yeni 7 Harikası” arasında sayılan Türk Mimarlığının yüz akı muhteşem bir anıt mezar… Babür imparatoru Şah Cihan’ın deliller gibi aşık olduğu eşi Mümtaz Mahal için yaptırdığı muhteşem külliye…Tac Mahal   o kadar muhteşem ki; İngiliz Lordu Edward Lear “İnsanlar ikiye ayrılır: Tac Mahal’i görenler ve görmeyenler” diyor.. Ortada muhteşem bir bina ve büyük bir aşk olunca, gerçeklere, rivayetler, destanlar, menkıbeler karışıyor… Şah Cihan ile Mümtaz Mahal’in aşkları ve Tac Mahal’in yaptırılması hakkında o kadar çok farklı ve birbirinden güzel hikaye var ki, insan hangisine inanacağına şaşırıyor… Romancılar ve yönetmenler için muhteşem ama değerlendirilmemiş bir kaynak… Bu hikayelerden rivayetleri çıkararak, doğru bilinenleri kısaca aaktarayım;   Şah Cihan, henüz 15 yaşında iken Meena pazarında gördüğü Ercümend Banu Begüm ’e  delilercesine âşık olmuştu. Bu ilk görüşten beş yıl sonra iki aşık   evlendiler. Şah Cihan evlendikten