Ana içeriğe atla

1919’dan 1923’e Adım Adım Cumhuriyet

 


Günün Konusu

1919’dan 1923’e Adım Adım Cumhuriyet

 

Etimolojik olarak cumhuriyet "halka mahsus şey", "halka ait olan şey" diyeTanımlanabilir. Dolayısıyla, devlet şekli anlamında “cumhuriyet”, "halka ait olan devlet" diye tarif edilebilir.

Cumhuriyet rejimi en üstün otorite olarak halkı kabul eder. Devleti yönetme hakkı halkın elinde bulunmaktadır. Cumhuriyet hükümetlerinde yöneticiler, kamunun iradesini ve çıkarlarını daima göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Halk kendini yönetecekleri kendisi istediği gibi seçebilir, denetleyebilir ve belli aralıklarla değiştirebilir.

Cumhuriyet rejiminde ana kural seçimdir. Cumhuriyeti monarşiden ayıran en belirgin fark, devlet hizmetlerinin hepsinde veraset usulünü mutlak surette reddetmesi, bunun yerine seçim ve tayin usulünü koymasıdır.

Atatürk’e göre; Cumhuriyet demokrasi prensibinin en asrî ve en mantıkî tatbikini temin eden hükümet şeklidir.

1919 Haziranında yayınlanan Amasya Genelgesi Türkiye’de milli iradenin egeme kılınacağına vurgu yapmakta ve bu yönüyle de kurulacak yönetimin cumhuriyet ilkelerine uygun olacağını ima edilmekteydi.

Mustafa Kemal Paşa daha Erzurum Kongresi günlerinde ileride kuracak olduğu siyasal rejimin cumhuriyet olacağını Mazhar Müfit Bey’e not ettirmiştir.

Sivas Kongresinde de milli iradeyi hâkim kılma ilkesinin kabul edildiğini, yani yine Milli İradeye vurgu yapıldığını görüyoruz. İngiliz Amirali de Robeck, 17 Eylül 1919’da İstanbul’dan Lord Curzon’a gönderdiği raporda Türkiye’deki gelişmelerin cumhuriyete doğru bir yönelişin habercisi olduğunu belirtiyordu.

Milli egemenlik temeline dayanan ilk meclis 23 Nisan 1920’te Ankara’da toplanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı günden itibaren kurulan yeni devletin hükümet şekli demokratik bir cumhuriyet idi. Mustafa Kemal Paşa’nın 24 Nisan’da Meclis tarafından kabul edilen önergesi Hükümetin bu niteliğini belgelemektedir. Önergeye göre Büyük Millet Meclisinin üstünde hiçbir kuvvet olmayacaktı. Meclis, yasama ve yürütme görevlerini elinde bulunduracak, hükümet işlerini görmek için Meclis Başkanı’nın idaresinde bir heyet seçecekti. Aslında 1920 yılında ilan edilmemiş olsa da, zimmi olarak Cumhuriyete geçiş başlamıştı..

20 Ocak 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun ilk maddesindeki “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat idare etmesi esasına dayanır.” Cümlesi artık ülkede padişahların hükümran olamayacaklarının açık ifadesidir.  Yani 1921 Anayasası cumhuriyetin gelişinin habercisidir.

1 Kasım 1922 tarihinde Saltanatın kaldırılması ile cumhuriyetin önündeki en büyük engel de kalkmış oldu. . Artık ülkedeki rejim adı konmamış, Cumhurbaşkanı seçilmemiş bir Cumhuriyetti..

Gazi Gazi, 22 Eylül 1923 günü Neue Freie Presse adlı bir Avusturya gazetesine verdiği röportajda  yer alan şu ifade hedefi açık ve net olarak belirtiyordu.: Yeni Türkiye Teşkilât-ı Esasiye Kanununun ilk maddelerini tekrar edeceğim: “Hâkimiyet bilâ-kayd’ü şart milletindir. İcra kudreti, teşriî salâhiyeti milletin yegâne hakiki mümessili olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir.” Bu iki kelimeyi bir kelimede özetlemek mümkündür. “Cumhuriyet”.

Cumhuriyete doğrudan karşı çıkan pek yoktu. Bazı aydın ve muhalifler 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun getirdiği düzende milli hâkimiyet ilkesinin zayıflatılması endişesini taşıyorlardı. Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre önce başlayıp, 29 Ekim sonrası devam eden muhalefetin eleştirilerinin en önemli nedeni, meclisin yetkilerinin bir bölümünün devlet başkanına devredilerek siyasal sistemin otoriterleşmesi tehlikesiydi.

5 Ekim günü Gazi’nin başkanlığında toplanan Halk Fırkası büyük divanı yeni Türk devletinin isminin Türkiye Cumhuriyeti olmasına karar verdi.

27.09.1923 tarihli İstiklal ve Hakimiyeti Milliye gazetelerine “Yakında cumhuriyet ilân olunacaktır, Yeni cumhuriyetimizin reisi Mustafa Kemal  Paşa hazretleri olacaklardır” şeklinde yazılar yayımlandı…

26 Ekim Cuma günü Gazi, Başvekil Fethi Beyle bütün vekillerin istifa etmelerini istemiş, onlar da istifa dilekçelerini Gazi’ye verdiler. Gazi, Fethi Bey’in ve Fevzi Paşa dışındaki bütün bakanların istifasını aldıktan sonra, onlara mecliste kurulmak istenecek yeni bir hükümette yer almamalarını da tembih etmiştir.

28 Ekim Pazar günü akşamı Çankaya köşkündeki sofrada Gazi “yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz” demiştir.

Ve 29 Ekim günü Cumhuriyetin kurulmasını sağlayacak Anayasa değişikliği teklifi TBMM’ne verilir. Meclisin en yaşlı üyesi Abdurrahman Şeref Bey anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini açıklayan şu kısa konuşmayı yapmıştır: “Eşkâli hükümetin taâdadına lüzum yok. Hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir; dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bu, cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin”

Gazi’nin cumhuriyet tasarısı Halk Fırkası grup toplantısında kabul edilmiştir. Ardından tasarı Yunus Nadi’nin başkanı olduğu Teşkilat-ı Esasiye Encümenine sevk edilmiştir. Teşkilat-ı Esasiye Encümeni (Anayasa Komisyonu) hazır bulunan 11 üye önergeyi kabul etmiş ancak dört üye reisicumhurun aynı zamanda meclise başkanlık edebilmesini uygun bulmayarak “muhalefet şerhi” vermiştir.

Meclise sevk edilen cumhuriyet tasarısı müstacelen ve derakap (ivedilikle) görüşülme karanın alınmasının ardından, genel kurulda hazır bulunan 158 üyenin oybirliğiyle, sürekli alkışlarla kabul edilmiştir.

Böylece 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyetin ilanı katılan üyelerin oy birliği ile kabul edilmiştir…

Yorumlar

Son bir ayda en çok okunanlar