Ana içeriğe atla

Şeyh Ahmet Şerif Senusi ve 10 Martta Meydana Gelen Olayalar

 

 


Günün Portresi

Şeyh Ahmet Şerif Senusi

 

Enver Paşa ve Mustafa Kemal ile birlikte Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı savaşan, İstiklal Savaşında Milli Mücadeleye destek veren Ahmet Şerif Senusi, Senûsiyye tarikatının merkezi durumunda olan  Cağbûb’da  doğdu. Tarikatın kurucusu Seyyid Muhammed b. Ali es-Senûsî’nin torunudur. Senûsiyye tarikatının lideri olan amcası ve babasının gözetiminde yetişti. Sahrâ bölgesinde Fransızlar’a karşı yürütülen cihad hareketi içinde yer aldı. Amcasının 1902 yılında vefatı üzerine tarikatın üçüncü şeyhi olarak cihad hareketinin sorumluluğunu üstlendi.

Fransızlar’a karşı büyük başarılar kazandı. Ancak Fransızlar’ın 1906-1907 yıllarında Kavar, Bilma, Ayn Kelek’te gerçekleştirdikleri saldırılar Ahmed Şerîf’in Vedây’daki etkinliğini giderek azalttı. Fransız işgalinin yayılmasıyla bölgedeki zâviyeler yakılıp yıkıldı. Ahmed Şerîf, Eylül 1911’de Trablusgarp’ın İtalya tarafından işgal edilmeye başlanması üzerine Fransızlar’a karşı dokuz yıldan beri sürdürdüğü mücadelenin ardından İtalyanlar’a karşı cihada ağırlık verdi. Senûsînin emrindeki Derne bölgesine gelen Aralarında Enver Bey (Paşa) ve Mustafa Kemal’in de bulunduğu Osmanlı subayları tarafından askerî eğitime tâbi tutuldu.

Osmanlı Kuvvetleri Libya’dan çekilmesi  Ahmed Şerîf üzerinde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Enver Bey, Ahmed Şerîf’e Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’tan çekilme sebeplerini anlatmaya çalıştıysa da Ahmed Şerîf gerekçeler ne olursa olsun bu durumu kabullenemediğini söyledi. İtalyanlar’a karşı direnişin kendisi ve Senûsî tarikatı mensupları tarafından yürütüleceğini ilân etti

Topkapı Sarayı’nda misafir edilen Şeyh Ahmed Şerîf’in İstanbul hükümeti nezdindeki saygınlığı Vahdeddin’in İngiliz yanlısı dış politika izlemesi sebebiyle giderek azaldı. Vahdeddin, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra şeyhin maiyetiyle birlikte Bursa’da ikamet etmesini emretti. 5 Kasım 1918’de Bursa’ya giden Ahmed Şerîf, burada kaldığı süre içinde Ali Fuat Cebesoy gibi Mustafa Kemal Paşa’nın yakın arkadaşlarıyla ve Celâl Bayar gibi Kuvâ-yi Milliye liderleriyle görüşmeler yaptı. Bursa’nın Yunan ordusu tarafından işgali üzerine (8 Temmuz 1920) 17 Temmuz’dan itibaren bir süre Konya’da ikamet ettikten sonra 15 Kasım 1920’de Ankara’ya gelerek 25 Kasım’da Mustafa Kemal ile bir yemekte buluştu.

Eskişehir’den Mustafa Kemal’e gönderdiği 29 Kasım 1920 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanan, “Din ve vatanın muhafazasını gaye edinen zât-ı âlîlerinin ve Büyük Millet Meclisi’nin nihaî saadete erişmesini niyaz eder” cümlesiyle biten telgrafı ve II. İnönü zaferinden sonra yine Mustafa Kemal’e gönderdiği, “Mahsus gözlerinizden öper ve arz-ı hürmet eylerim, biz tek bir şahıs gibiyiz, aramızda ayrılık görmüyorum” diye başlayıp, “Düşmanın bozguna uğrayarak perişan olduğunu evvelce rüya âleminde görmüş ve bunun müjdesini zât-ı devletlerine arzetmiştim” diye devam eden tebrik telgrafı onun daha Milli Mücadelenin şlk güblerinden itibaren Mustafa Kemal’in yanında olduğunun göstergesidir.

Ahmed Şerîf, Millî Mücadele sırasında 18 Şubat 1921 Cuma günü Sivas’ta Câmi-i Kebîr’de toplanan Büyük İslâm Konferansı’nda başkanlık yaptı. Ve Milli Mücadeleye İslam Dünyasının desteğini sağlamaya çalıştı.

Mustafa Kemal’in İslâm ülkelerine Milli Mücadeleyi anlatması için Ahmed Şerîf es-Senûsî ile anlaştığını öğrenen İngiliz istihbaratı kendisini yakından izlemeye başladı. İngiliz istihbaratının önemli bir ismi olarak İstanbul’a gelen ve oradan Atatürk’e Suikast düzenlemek amacıyla Ankara’ya geçen Mustafa Sagīr’in görevlerinden biri Şeyh Senûsî’nin hareketlerini takip etmekti.

1921 yılı ilkbaharında Irak bölgesindeki Arap ve Kürt aşiret reisleriyle buluşan Ahmed Şerîf onlardan yabancı güçlere karşı koymalarını istedi, kendilerine mükâfat olarak unvanlar ve bağışlar verileceği vaadinde bulundu. Ayrıca İngilizler’e ve Kral Faysal’a ağır bir üslûpla saldıran broşürler bastırıp özellikle Musul ve Irak’ın diğer bölgelerine gönderdi. Amacı, Ankara hükümetinin görüşlerini Irak’taki Arap aşiretleri arasında yayarak Ankara hükümetiyle aşiret şeyhleri arasında bir anlaşma zemini oluşturmaya çalışmaktı.

Millî Mücadele’yi yöneten kişileri İslâm dünyasının kahraman evlâtları olarak gören Ahmed Şerîf, Lozan Konferansı sırasında Türkiye’nin bugünkü Irak sınırına yakın bölgelerde Türk tezleri doğrultusunda çalışmaya devam etti. Ahmed Şerîf es-Senûsî Ocak 1923’te Musul bölgesine seyahat etmek üzere Diyarbakır’a gitti. Ankara Garı’nda Başvekil Rauf (Orbay), Millî Müdafaa vekili Kâzım (Özalp) paşalar, Afgan sefiri Ahmed Han ve önde gelen birçok kişi tarafından uğurlandı. Kürt ayaklanmasını önlemek için  Kürtler’in yoğun olduğu bölgelere giden Sunusi’nin  başarısız olup hapsedilmişse de kısa bir süre sonra bırakılmıştır.

Ahmed Şerîf es-Senûsî 1926 yılında Türkiye’den ayrılarak Suriye’ye geçti. Ahmed Şerîf’in Suriyede gördüğü ilgiden rahatsız olan Fransa güdümündeki Suriye hükümeti onu sınır dışı etti. Ordan Filistin’e geçen Ahmed Şerîf bu kez de  İngilizler’i rahatsız edince Hicaz’a gitmek zorunda kaldı. Onun Mekke’ye gelişi Kral İbn Suûd’u tedirgin etti. Bir süre sonra Yemen İmamlığı ile Suûd Krallığı arasında tampon bölge olan Asîr’e çekilen Ahmed Şerîf es-Senûsî 10 Mart 1933 tarihinde Medine’de vefat etti.

 

10 Martta Meydan Gelen Olaylar

1919- İtalyan Senatosu'nda konuşan Dışişleri eki Bakanı Tittoni: " Bize Toros'un kayalarını ve Konya çölünü vermek istiyorlar. Tek verimli bölge olan Mersin ve Adana Ovası'nı vermek istemiyorlar. Kömür bölgesi Ereğli'den hiç söz etmiyorlar. Ermenistan'la Antalya arasındaki bölge bizim olacak! . .. " dedi.

1919 - Ali Fethi Okyar İngilizler tarafından tutuklandı.

1919 - Osmanlı İmparatorluğu'nda Ahmed Tevfik Paşa hükûmeti düştü yerine Damat Ferit Paşa hükûmeti kuruldu.

1919 - Kars'ta kalmış olan iki alay da 1878 sınırına çekildi. Böylece Üç İlde Türk askeri kalmadı.

1920- Dördüncü Balıkesir Kongresinde Erzurum ve Sivas Kongresi kararları benimsendi.

1920- İtilaf Devletleri Dışişleri Bakanlarının Londra toplantısında İstanbul'un geçici olarak işgal edilmesine karar verildi. Gerekçe olarak Türkiye'de azınlıklara kötü davranıldığı ileri sürüldü. İleri gelen Kuvayı Milliyecilerin tutuklanması kararlaştırıldı.

1921- Londra Konferansı'nda Türk ve Yunan delegelerinin alınmadığı toplantıda, Sevr Anlaşması'nda yapılması düşünülen değişiklikler ele alındı. Verilecek bazı ödünlere karşılık Türkiye'nin İzmir'den vazgeçmesi ve Sevr'i onaylaması gerektiği üzerinde duruldu. Bu ödünlerle, uzlaşmaz bir tutum gösteren aşırı Türklerin yalnız bırakılacağı ve Mustafa Kemal'e karşı bir darbe yaratılabileceği hesapları yapıldı.

1921- Bakanlar Kurulu, Koçkiri olaylarına karşı Elazığ, Erzincan, Divriği ve Zara'da sıkıyönetim ilan etti.

1922-Başbakan Gunaris, Yunan Parlamentosu'nda yardım toplamak için çıktığı Avrupa gezisi hakkında bilgi verdi. Parlementıda başarısız olduğu yolundaki eleştiriler üzerine Gunaris, güvenoyu istedi. 1 55'e karşı 1 62 güvensizlik oyu alan Gunaris hükümeti yarın istifa edecek.

1931 - İstanbul'da yayımlanan Bıldırcın, Piliç ve Çapkın Kız mecmuaları hakkında müstehcen yayın davası açıldı.

1933- Millî Türk Talebe Birliği kuruldu

1949 - Kurucuları arasında Sadri Maksudi Arsal, Halil Nimetullah Öztürk ve Tahir Nejat Gencan gibi adların yer aldığı Türk Dilini Geliştirme Derneği kuruldu.

1971 - Bir gün önceki başarısız askeri darbe teşebbüsünün ardından, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın Başkanlığında toplanan "Genişletilmiş Komuta Konseyi" toplantısında, "Olayları önlemede Hükümetin yetersiz kaldığı" ifade edildi ve 12 Mart günü Hükûmete muhtıra verilmesi kararı alındı.

1972 - Türkiye Büyük Millet Meclisi, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam kararlarını, 53 red, altı çekimser, 238 kabul oyuyla onayladı.

1988- Çalışanlardan yüzde 2, işverenlerden yüzde 3 kesinti yapılarak bir fonda toplanmasını öngören zorunlu tasarruf yasası çıktı.

1999 - Şair ve deneme yazarı Salah Birsel vefat etti

2000 - Diyarbakır 1 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi, kapatılan Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ı, halkı ırk ve din farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği gerekçesiyle bir yıl hapisle cezalandırdı.

2004 - Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, yedi TİP'li öğrenciyi öldürdüğü için yedi kez idam cezasına çarptırılan Haluk Kırcı'nın cezasının, 48 ayı hücrede olmak üzere müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülmesine ilişkin kararı onadı.

2017- İstanbul Büyükçekmece'de helikopter düştü. Sikorsky S-76 tipi helikopterde 2'si pilot 7 kişi vardı.

10 Mart 2017: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Moskova’da Rus lider Putin ile 2,5 saat baş başa görüştü. Görüşmede iki ülke arasındaki ilişkiler ve Suriye’deki gelişmeler görüştü.

Yorumlar

Son bir ayda en çok okunanlar