Günün Portresi
İkinci
Meşrutiyet'in ilanına kadar Trablusgarb'da bulundu. Bu süre içinde hem
doktorluk yaptı hem de İttihat ve Terakki'nin Trablusgarb şubesinin
kurulmasında ve faaliyetlerinde görev aldı. İkinci Meşrutiyet'in ilanından
sonra ülkeye döndü.
1909
yılında "İnkılap Niçin ve Nasıl Oldu" başlığını taşıyan ve İttihat ve
Terakki'nin kurulmasından İkinci Meşrutiyet'in ilanına kadar olan dönemi
anlatan ve bu konuda ilk olma özelliğini de taşıyan kitabını Cevri takma adıyla
yayınladı.
Reşit
Bey, 1909 yılında hekimlik görevini ayrılarak İstanköy kaymakamlığına
atanmıştır. Daha sonra Humus, Kozan, Rize ve Karesi mutassarıflığı görevlerinde
bulunmuştur.
Daha
sonra, Ermeni meselesinin çözüme kavuşturulması maksadıyla, büyük devletlerin
baskısıyla Doğu Anadolu’ya atanan Avrupalı iki genel müfettişten birinin genel
sekreterliğine atanmıştır. 1. Dünya savaşının başlaması nedeniyle, Avrupalı
müfettişlerin görevine son verilince, 13 Ağustos 1914 tarihinde Diyarbakır
valiliğine tayin edilmiştir. Yaklaşık bir ay sonra Basra valiliğine, Basra’nın
22 Kasım'da düşmesi üzerine 24 Kasım 1914'te Bağdat vali vekilliğine, 10 Ocak
1915 tarihinde Musul valiliğine ve 25 Mart 1915 tarihinde tekrar Diyarbakır
valiliğine tayin edilmiştir. Bu görevde 2 Mart 1916 tarihine kadar yaklaşık bir
yıl kalmıştır.
Diyarbakır
Valisi iken Tehcir Kanununun çıkartılarak yürürlüğe konulmasını müteakip
devletin bir Valisi olarak Dr. Reşit Bey kendisine kanunda verilen bu görevini
yerine getirmiş ve görevini yaparken de elinden geldiğince adil davranmıştır.
Diyarbakır’a
geldiğinde ihtilal hazırlığı içindeki Ermenilerle ilgili müşahedelerini
Mülahazat isimi ile kaleme aldığı kitapçıkta şu şekilde anlatır; “Tekalif-i
Harbiye ambarları, askeri nakliyat ve bütün önemli işler hep Ermeni
komitecilerin ellerine bırakılmıştır. Ermeni ruhani reisi valinin has müşaviri
olmuş, tahsildarlık gibi basit bir vazifeyi üstüne alan yüksek tahsil görmüş
Ermenilere rastlanmakta. Bunlar köyleri dolaşarak Ermenileri ikaz etmekte.
Ruhani reis ile papazlarda mülhakatı dolaşarak ‘kurtuluş günü erişti,
hazırlanınız, gerekirse çift hayvanlarınızı satıp silahlanınız, muvaffak
olduktan sonra Müslümanların serveti, mülkleri bize kalacaktır’ mealinde ateşli
nutuklar ve vaizlerle fikirleri zehirlemekte ve zehirlemişler. Ermeni
mahallelerinde ordudan kaçan ve kaçırılan birlerce efradı toplamışlar. Polis ve
jandarmaları alenen tahkire koyulmuşlar, Ermeni mahallelerine polis ve jandarma
girmeyecek derecede hükümet nüfusu kırılmış, alenen Ermeni istiklal
şarkılarıyla eğlenmekte; şimdiye kadar siz hâkim millet idiniz/bundan sonra biz
hâkim, siz mahkumsunuz, hitapları ile ahali açıktan açığa tahkir
edilmekte,hâsılı dinamitlerin ve bombaların patlaması için Rusların biraz daha
ilerlemesi ve bundan gelecek emir ve işaret beklenmekte.” Bölge'deki Ermeni
esnafı, din adamları ve liderlerini Ermeni çetelerine destek vermemeleri
konusunda uyarır. Hükümet konağına bir telgraf merkezi kurarak İstanbul ile
doğrudan iletişim sağlar.
Reşit
Bey, 1916 Mart’ında Ankara valiliğine tayin edildi. 26 Mart 1916 tarihinde
başladığı bu görevi, 27 Mart 1917 tarihine kadar tam bir yıl sürmüştür. Ankara
valiliğinden Dâhiliye Nazırı Talat Paşa tarafından azledilen Reşit Bey, bu
tarihten sonra İstanbul’a dönmüş ve yaklaşık 1,5 yıl kadar ticaretle
uğraşmıştır.
Mondros
ateşkesinin imzalanmasından hemen sonra, 5 Kasım 1918 tarihinde Ermeni
tehcirindeki rolünden dolayı tutuklanmıştır.
25
Ocak 1919 tarihinde yargılanmak üzere tutuklu bulunduğu Bekirağa Bölüğü’nden
firar etmiş ve bir süre İstanbul’da gizlenerek Anadolu’ya geçmeye çalışmıştır.
Ancak çok yönlü ve sıkı bir takibata uğradığı için başarılı olamamıştır. 6
Şubat 1919 günü, Dr. Reşit Bey ailesini görmek üzere saklandığı evden çıkıp
Beşiktaş’a indiği bir sırada Ermeni Kirkor’un emrindeki bir polis ekibince
tanınır ve bir fulya tarlasında çember içine alınır. Yakalanacağını anlayan Dr.
Reşit Bey “Ermeni tazılarına” yakalanmaktansa, beynine bir kurşun sıkarak
hayatına son verir. Üzerinde, tutuklandığı günden intihar ettiği güne kadar
tuttuğu günlükleri ve ailesine yazdığı bir mektup çıkmıştır.
Cebinden
şu ifadelerin yazılı olduğu bir mektup çıkar:
"Pek
sevgili refikam ve çocuklarım...
Firarımdan
dolayı Muhafız Paşa ile Polis Müdürü bütün şiddet ve kuvvetleriyle beni
arıyorlar. Ermeni tazıları da bunlara iltihak etmişlermiş. Gayretsiz ve hissiz
bazı dostlarımın ihmali, programımı sekteye uğrattı. Utanmadan, teslim olmam
gerektiğini tavsiye ediyorlar. Neticeyi karanlık görüyorum. Yakalanıp hükümetin
oyuncağı, düşmanlarımın eğlencesi olmamak için son dakikada intihar etmek
fikrindeyim. Revolverim bir dakika yanımdan ayrılmıyor ve hazırdır.
Hayatımın
bence hiçbir kıymeti kalmadı. Bir müsait vakitte milletime son vazifemi yapar
ve hayatımın bakiyesini tamamıyla size harcamak ve tahsis ederim ümidiyle
yaşamak isterdim. Ne çare, her istenilen olmadı. Sizi milletim için ihmal
ettim. İstikbalinizi düşünemedim. Herkes beni Ermeni malı ile zenginleşmiş
biliyor. Hâlbuki sizi temin-i maişetten aciz bırakıyorum Bu da talihin bir
cilvesi yahut nankör bir milletin gafletidir. Beni en ziyade mütellim edeb
Refikamın bakiye-i hayatıdır. Kendisine saf bir aşk ve muhabbetten başka bir
şey bırakamıyorum. Hayatının son zamanlarının zehirlenmesine sebep oldum. Şimdi
de matem içinde bırakıyorum. Beni affet sevgili Mazlumem. Şahsın da ismin gibi
mazlummuş.
Son
ricam şudur; Refikam bütün metanetini toplayarak, çocuklarımızı bize layık bir
his ve fikirde yetiştirsin. Çocuklarımda annelerine muti ve hürmetkâr olsunlar
ve onu hiç üzmesinler. Ahlaklı, metin ve ilim ve marifet sahibi olsunlar.
Kayınpederim ve kayınvalidemden de rica ederim. Mazlumenin bol bir şefkatte ve
tatlı muameleye çok muhtaç olduğunu unutmasınlar ve çocuklarıma öksüzlüklerini
hissettirmemeye çalışsınlar.
Ziyade
yazmaya teessürüm manidir. Mazlumem, Nimetim, Şinasi, Cezmi, Fikret, İsmet ve
Cehdi yavrularım hepiniz gözümün önündesiniz. Ben sizi gıyaben değil, adeta
karşımda hissediyorum. Ne olurdu hepinizi birer defa öpüp kokladıktan sonra
ölseydim. Kayınpederimi ve kayınvalidemi muhabbetle kucaklarım. Dostlarıma ve
sevdiklerime selam söylersiniz. Belki bu satırlardan sonra daha çok yaşarım.
Fakat belki de size son hitabımdır. Elveda sevdiklerim.
Son
nefesine kadar sizi seven ve unutmayan Reşid”
Atatürk
tarafından da takdirle anılmış bulunan Diyarbakır Valisi Dr. Reşit Bey
unutulmamış, geriye bıraktığı eşi ve çocuklarına TBMM tarafından vatani hizmet
tertibinden maaş bağlanmıştır.
Kaynakça;
Nejdet Bilgi, Dr. Mehmed Reşid Şahingiray’ın Hayatı ve Hatıraları
Mithat Şükrü Bleda, İmparatorluğun Çöküşü,
Cevrî [Mehmed Reşid Şahingiray], İnkılâb Niçin ve Nasıl Oldu
6 Şubatta Meydana
Gelen Olaylar
1517
– Ayaklanarak bağımsızlığını ilan eden Şam valisi Canbirdi-Gazâlî üzerine sevk
edilen kuvvetlere karşı Mastaba muharebesinde mağlup olur ve başı kesilerek
İstanbul’a gönderilir.
1695
- Osmanlı Padişahlarından II. Sultan Ahmet Edirne’de öldü. Sultan ikinci
Mustafa 31 yaşında Osmanlı tahtına oturdu.
1893
– Ermeni kışkırtıcı Andon Rüstuni'nin evrakları arasında 1888'de Londra'da
basılan ve Merzifon'a gönderilen Ermeni anayasasının ele geçirildi.
1909
- Dr. İbrahim Temo, Dr. Abdullah Cevdet, İbrahim Naci, Futa Şükrü ( Dilbilen),
Dr. Rıza Abut, Pertev Tevfik, Yenişehirli Salih ve arkadaşları tarafından
Osmanlı Demokrat Fırkası kuruldu.
1914-
Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa, İngiltere ve Rusya arasında Sadr-ı-a’zam Said
Halim Paşa’nın Yeniköy’deki yalısında Şarkî-Anadolu’nun ecnebi müfettişler
tarafından ıslahına ait anlaşma imzalandı. 1. Dünya savaşı çıkınca bir felaket
olan bu anlaşma uygulanmadı.
1918
- Türkistan’ın Hokand kentinde Kasım 1917’de kurulan Bağımsız Türkistan Devleti
Rus birlikleri tarafından ortadan kaldırıldı
1919-
25 Ocak'ta Bekirağa Bölüğü'nden kaçan Diyarbakır eski Valisi Doktor Reşit Bey,
polis tarafından sıkıştırıldığı Beşiktaş sırtlarında intihar etti. Reşit Bey,
Ermeni kırımından suçlanıyordu.
1920
- Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri'nin Türkiye'yi çember içine almaları
karşısında Kafkas Hükümetlerini yıkarak Bolşeviklerle birleşilmesi ve Doğu'da
seferberlik yapılması ile ilgili görüşlerini Karabekir'e bildirdi
1920-
Rauf Bey ve arkadaşları Meclis'te Felah-ı Vatan Grubu'nu kurdular. Daha önce
Ankara'da yapılan görüşmelerde, Anadolu'dan seçilen mebusların Meclis'te
Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu kurmaları kararlaştırılmıştı. Mebuslar bu adı
kullanmaya cesaret edemediler. Grubun 70 kadar üyesi bulunuyor.,
1920-
Mustafa Kemal'in genelgesi: Batum, Kars ve çevresinden 200.000 Rum'un
Bolşevikliği bahane ederek Karadeniz kıyılarına geçmeleri Venizelos tarafından
istenmiş, Amaçları Pontos Rum hükümeti kurmakmış. İlk teşebbüslerinin milli
galeyan ile boşa çıkarılması için ilgilileri uyarınız
1921-
İstifa eden Behiç Bey' in yerine atanan Kurmay Albay Halit Bey, Şimendifer Umum
Müdürlüğü görevine başladı
1921
- Ankara'da Hakimiyeti Milliye gazetesi, günlük olarak çıkmaya başladı.
1921
– TBMM tarafından Antep’e “Gazi” unvanı verildi.
1922-
Ankara, Karabekir'in, Rusya'dan Türk göçmeni getirtip Kürtlük ve Ermenilik
emellerine karşı Van gölü çevresine yerleştirilmesi önerisine olumlu cevap
verdi.
1922-
İngiliz Dışişleri Bakanlığı'nda Türkiye ile ilgili iki rapor hazırlandı.
Nispeten alt kademe sayılan birimlerde hazırlanan raporda, başlıca şu baskı
tedbirleri öngörüldü: Mali ve iktisadi bakımdan Türkiye'nin abluka altına
alınması, Yunanistan’a mali ve askeri yardım yapılması, Trakya, İzmir, Boğazlar
gibi konularda Türkiye'ye tanınan tavizlerin kaldırılması, hatta Doğu Trakya
ile İstanbul'un Türkiye'den koparılması, İstanbul'la Ankara Hükümeti'nin
birbirinden koparılarak anlaşmanın Sultan'la imzalanması ve Mustafa Kemal'in
azınlıkta bırakılması, bazı Türk topraklarının doğrudan doğruya Müttefikler
tarafından ilhak edilmesi... Rusya kesin olarak Türkiye'den koparılmazsa bu
tedbirlerin "palyatif' olarak kalabileceği de raporda belirtildi. Bakan
yardımcılığı düzeyinde hazırlanan diğer bir notta ise, Milliyetçiler üzerine
baskı yapmanın en iyi yolu olarak bugünkü çıkmaz durumun sürdürülmesi
öngörüldü.
1935
- İki kadın, Nezihe Muhittin ve Şaziye Berrin genel seçimlerde bağımsız olarak
aday oldular.
1936
- Kış Olimpiyat Oyunları, Garmisch-Partenkirchen'de (Almanya) başladı. Türkiye
ilk kez katıldı.
1951
- ABD'nin New Jersey eyaletinde bir yolcu treni devrildi: 85 kişi öldü, 500 den
fazla yaralı var.
1953
- Basın suçlarına sadece sivil mahkemelerin bakmasını öngören kanun tasarısı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi. Kanun gereği, gazeteciler artık
Askeri Mahkemelerde yargılanmayacaklar.
1956
- Eskişehir'de faaliyet gösteren Pancar Kooperatifleri Bankası, Ankara'ya
taşınarak Şekerbank adını aldı.
1966
- Kurtuluş Savaşı komutanlarından ve TSK'nin 5. Genelkurmay Başkanı Abdurrahman
Nafiz Gürman vefat etti.
1967
- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın Batman Rafinerisi'nde grev başladı.
Greve, Türkiye Petro Kimya Lastik İşçileri Sendikası (PETROL-İŞ) üyesi 1900
işçi katıldı.
1968
- Ereğli Kömürleri İşletmesi'nin Kozlu üretim bölgesindeki ocaklarda çalışan 4 bin
işçi işbaşı yapmadı. Bu olay, akşam saatlerinde diğer bölgelere de sıçradı ve
gece 10 bin işçi şehre yürüdü.
1968
- İlk televizyon oyunu olan Şair Evlenmesi, canlı olarak yayımlandı.
1979
- 12 Mart döneminin İstanbul Siyasi Şube Müdürlüğünü yürüten Ilgız Aykutlu,
kimliği belirlenemeyen iki kişinin silahlı saldırısı sonucu öldürüldü.
1980
- Türkiye'nin Bern Büyükelçisi Doğan Türkmen, uğradığı suikasttan yaralı olarak
kurtuldu.
1981
- İstanbul Emniyet Müdür Muavini Mahmut Dikler, uğradığı silahlı saldırıda
öldürüldü.
1988
- Basın Konseyi kuruldu.
1992
- İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) Başsavcısı Yaşar Günaydın ile
koruması ve şoförü, silahlı saldırı sonucu öldürüldü.
1996
- Birgenair’e ait Boeing 757 tipi uçak, Dominik Cumhuriyeti’ndeki Puerto Plata
Havaalanı’ndan Frankfurt'a gitmek üzere havalanmasından kısa süre sonra
tırmanma esnasında düştü. Kazada 13'ü mürettebat olmak üzere 189 kişi hayatını
kaybetti
1998
- Afganistan'da 6.1 şiddetindeki depremde, 4 binden fazla kişi öldü.
1998
- Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada, Türkiye'nin
nüfusunun 62 milyon 610 bin 252 olduğu bildirildi.
2002
– Siyasetçi Osman Bölükbaşı vefat etti
2003
- TBMM, kapalı oturumda, Türkiye’deki askeri üs ve tesisler ile limanda gerekli
yenileşme, geliştirme, inşaat ve tevsi çalışmalarıyla ilgili olarak ABD’ye
mensup teknik ve askeri personelin üç ay süreyle Türkiye’de
bulundurulmasına, bununla ilgili gerekli
düzenlemelerin hükümet tarafından yapılmasına ilişkin Başkanlık Tezkeresi’ni
kabul etti.
2004
- Moskova metrosunda patlama; Çeçen ayrımcı grupların yaptığı tahmin edilen
saldırıda 40 kişi öldü, 129 kişi yaralandı.
2008
- TBMM'de saat 15:00 itibarıyla, ilk resmi başörtüsü serbestliği için
tartışmaları ve oylaması yapıldı.
Kaleminize sağlık Başkanım.
YanıtlaSil