Ana içeriğe atla

Cem Sultan'ın Vefatı ve 25 Şubatlarda Meydana Gelen Olaylar

 


nün Portresi

Cem Sultan

 Fatih Sultan Mehmet’in en küçük oğlu şair şehzade Cem Sultan  23 Ocak 1459 günü Edirne’de doğdu. Cem Sultan dört yaşına kadar sarayda mürebbiler arasında büyüdü. Dört yaşından sonra sarayda çeşitli hocalardan dersler almaya başladı. Bu eğitim on yaşına kadar sarayda sürdü.

Cem Sultan önce Kastamonu Sancakbeyi olarak görevlendirildi. Kastamonu’da oranın en yetkin hocalarından Farsça ve Arapça dersleri aldı. Rumca dâhil, birkaç dili mükemmel denecek kadar öğrendi.

Konya Valisi olarak görevlendirildi. Cem Sultan’ın Konya’da lalası Gedik Ahmet Paşa, hocası Mevlana Turabi’ydi. Ayrıca  hocaları arasında Hatibzade Nasuh Bey, Frenk Süleyman Bey, Celal Bey ve şair Şahidî gibi bilim ve sanat dünyasının ünlü isimleri de vardı.

3 Mayıs 1481’de babası Fatih Sultan Mehmet’in ölümü Amasya’da bulunan Şehzade Bayezid ve Konya’da bulunan Cem Sultan’a haberciler gönderildi. Şehzade Cem’e çok güvenen Karamanlı Mehmet Paşa, padişahın ölümünü bir süreliğine gizleyerek tahta Cem Sultan’ın geçmesini sağlamaya zemin hazırlamak istedi. Duruma öğrenen Yeniçeriler ayaklanıp Karamanlı Mehmet Paşa’yı öldürdüler ve Şehzade Bayezid’in, İstanbul’da bulunan oğlu Korkut’u saltanat naibi ilan ederek tahta çıkardılar. Böylece Cem Sultan saltanat kavgasında en büyük destekçisini kaybetti. Bu arada Cem Sultan’a gönderilen haberci, yolda Şehzade Bayezit’in kayınbabası ve Anadolu Beylerbeyi olan Sinan Paşa tarafından yakalanarak öldürüldü. Cem Sultan babasının ölüm haberini aldığında iş işten geçmiş, en büyük destekçisi olan Sadrazam Karamanlı Mehmet Paşa da yeniçerilerin isyanıyla öldürülmüştü. Cem Sultan, babasının ölümünü dört gün sonra öğrenebildi. Şehzade Bayezid ise İstanbul’a varır varmaz devletin yönetimini eline almıştı.

Bütün bunlardan sonra Cem Sultan, babasının ünlü Kanunname’sine koydurttuğu, “Her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola karındaşlarını nizâm-ı âlem için katletmek münasiptir. Ekser ulemâ dahi bunu tecviz etmişlerdir...” hükmü gereği öldürüleceğinden emin olduğundan, Konya civarından topladığı bir miktar askerle Bursa’ya doğru ilerleyerek, 27 Mayıs 1481’de İnegöl önlerine geldi. Sultan II. Bayezid ise, Ayas Paşa yönetimindeki bir orduyu Cem Sultan’ın üzerine gönderdi. 28 Mayıs’ta yapılan savaşı kazanan Cem Sultan Bursa’da padişahlığını ilan etti. Kendi adına hutbe okutarak para bastırdı ve çeşitli fermanlar yayımladı. Ancak saltanatını yirmi gün sürdürebildi.

Bundan sonra Sultan II. Bayezid, ordusuyla birlikte Cem Sultan’ın üzerine yürüdü. Bursa / Yenişehir Ovası’nda 20 Haziran 1481 tarihinde yapılan savaşı kaybeden Cem Sultan Konya’ya döndü. Ancak Gedik Ahmet Paşa komutasındaki kuvvetlerin onu izlemesi üzerine, yanına ailesini de alarak Osmanlı topraklarını terk ederek Adana, Halep, Kahire ve oradan da hac mevsiminde Hicaz’a gitti. Cem Sultan, hacca giden tek “Osmanoğlu”dur. Orada yazdığı şiirlerinde saltanat kavgasından tamamen vazgeçtiği, hac farizasını yerine getirmenin verdiği iç huzuru taç ve tahta bile değişmek istemediği görülür.

Hacdan sonra tekrar Kahire’ye giden Cem Sultan, etrafındakilerin etkisiyle 27 Mayıs 1482’de Konya’yı kuşattı. Ancak, Sultan II. Bayezid büyük bir orduyla üzerine gelince çekildi . Bu arada Rodos şövalyelerinden Pierre d’Aubusson onu Rodos’a davet etti. Sultan Bayezit şövalyelere her yıl 45 bin duka altını vermek üzere bir anlaşma yapınca Cem Sultan  Rodos’tan Sicilya’ya, oradan Nis Limanı’na ulaştı ve bir süre orada kaldı. Cem Sultan’ın Fransa’dan başka bir ülkenin eline geçmesini Osmanlı Devleti açısından sakıncalı gören Sultan II. Bayezid, bir elçi göndererek Cem Sultan’ın Fransa’da tutulmasını istedi.

Papa, Cem Sultan’ı bahane ederek Osmanlılara karşı bir haçlı seferi düzenlenmesini istiyordu. Ancak bunda başarılı olamayınca Cem Sultan’a Hıristiyan olma önerisinde bulundu. Ancak Cem Sultan bunu kesinlikle reddetti. Onun tek arzusu Mısır’da bıraktığı annesi ile çocuklarına kavuşmaktı. Ancak Papa’nın başka tasarıları vardı ve bu nedenle çeşitli tekliflerde bulundu. Cem Sultan ise bu önerileri, “Din-i mübin-i İslâm’a ihanet edemeyeceği ve dinini cihan saltanatına değişmeyeceğini” söyleyerek geri çevirdi.

Rumeli’den tekrar Osmanlı topraklarına gelmek isteyen Cem Sultan, on dört yıl tutsaklık hayatı yaşadı. En son Papa’nın elinden Fransa Kralı tarafından kurtarılmış, ancak büyük bir ihtimalle zehirlendiği 25 Şubat 1495 günü vefat etti. Papa, Cem Sultan’ın bakım masrafları için Sultan II. Bayezid’den yılda 40.000 altından fazla para kopartmayı başarmış, Cem Sultan’ı serbest bırakma tehditleriyle de olası Osmanlı fetihlerini önlemişti. Cem Sultan’ın ölüm haberi duyulunca bütün Osmanlı ülkesinde gıyabi cenaze namazları kılındı. Ölümünün üzerinden dört yıl geçtikten sonra Şehzade Cem’in cenazesi Bursa’ya getirilerek büyükbabası Sultan Murat’ın yaptırdığı caminin bahçesine kardeşi Mustafa’nın yanında toprağa verildi. 

Şiir ve edebiyatla çok küçük yaşlardan beri meşgul olmuş bir şehzâde olan Cem'in çevresinde, adına "Cem şairleri" denen bir grup şair bulunmuştur. Cem Sadisi, Haydar Bey, Sehâî, Kandî, Şâhidî gibi dönemin ünlü şairlerinden oluşan bu gruptan bazı şairler, Cem'i gurbette de yalnız bırakmamışlardır Arapça, Farsça, Rumca, Latince ve Fransızcaya hâkimdi.  Hacca giden ilk ve tek Hanedan mensubuydu. Oğluna “Oğuz” adını verecek kadar Türklük ve tarih şuuruna sahipti.

 

25 Şubatta Meydana Gelen Olaylar

1495- Cem Sultan Öldü

1856- Paris Barış Konferansı başladı.

1907 – Yazar Sabahattin Ali doğdu.

1918 -Araklı, Sürmene, Çıldır ve İspir’in kurtuluşları

1919- İtilaf Devletleri’nin karma polis kuvvetleri İstanbul'da göreve başladı.

1919 - Fransız Doğu Orduları Başkomutanı d'Esperey, İçişleri Bakan Vekili İzzet Bey'e tutuklanmasını istediği kişilerle ilgili 36 kişilik bir liste daha verdi. Listede eski bakanlar da var. Hükümet bu bakanların İngilizler tarafından tutuklanmaması için, Anayasa'ya aykırı olduğu halde bunların da yargılanması konusunda bir kararname çıkaracak, Padişah kararnameyi imza etmeye çekinecek, gelişen olaylar Tevfik Paşa Hükümeti'nin 3 Mart'ta istifa etmesiyle sonuçlanacaktır

1922- Koçkiri İsyanı'nın bastırılması sırasında evleri yıkılan, hayvanları alınan veya öldürülen yurttaşların yaralarını sarabilmeleri, ekim yapabilmeleri için bütçeye 40.000 lira konulması ile ilgili kanun kabul edildi

1922- Belçika'nın İstanbul Elçisi De Well'in raporu: Bir yıl önce Ankara’nın o tarihteki Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey, Londra'dan Ankara'ya dönerken İstanbul' dan adeta bir firari gibi geçmişti. Şimdi Ankara’nın mevcut Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey ise, resmen tanınmış bir devletin temsilcisi olarak saygı halesiyle kuşatıldı. Bu Ankara’nın gördüğü kabulün ifadesidir

1925 - Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nda değişiklik yapıldı: Din politikaya alet edilemeyecek ve bu suç vatan hıyaneti sayılacak.

1943 - Talat Paşa'nın Almanya'da tahnit edilen naaşı, İstanbul'a getirildi. Aynı gün Hürriyet-i Ebediye tepesinde toprağa verildi.

1964 - Muhammed Ali (Cassius Clay), Miami Beach-Florida'daki maçta, Sonny Liston'ı yenerek ağır siklet boks şampiyonu oldu.

1978 – Akaryakıt ve Hammede yokluğundan Samsun Azot ve Ünye Çimento Fabrikalarınınüretimi durdu.

1980 - Bedelli askerlik kabul edildi; yurt dışındaki işçiler 20.000 Mark ödedikleri takdirde askerlik yapmayacaklar.

1984 - "Hakkari'de Bir Mevsim" adlı filmin gösterimi, Sıkıyönetim Komutanlığınca yasaklandı.

1994 - İbrahim Camii Katliamı: Bir Batı Şeria kenti olan Hebron'da, Baruch Goldstein adlı bir Yahudinin açtığı ateş sonucu, 29 Filistinli öldü, 125'i de yaralandı. Goldstein, öfkeli kalabalık tarafından linç edildi. Daha sonra çıkan ayaklanmalarda ise, 26 Filistinli ve 9 İsrailli öldü.

1994 - Almanya, Refah Partisi'nin "Bosna'ya yardım" adı altında Almanya'ya gönderdiği paralar hakkında soruşturma başlattı.

1996 - İş adamı ve sanayici Vehbi Koç öldü.

2003 - Irak krizi konusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için, hükûmete yetki verilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi TBMM'ne sunuldu.

2008 - Şarkıcı Bülent Ersoy hakkında, bir programda söylediği sözler nedeniyle ‘halkı askerlikten soğutma’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Mahkeme Heyeti, 18 Aralık'taki karar duruşmasında; "Ben çocuk doğurmuş olsaydım askere göndermezdim" sözlerini, düşünce özgürlüğü kapsamında sayarak, Ersoy'u beraat ettirdi.

2009 - Türk Hava Yolları 1951 sefer sayılı uçuşu: İstanbul'dan 8:22'de havalanan uçak, Schipol Havaalanına inemeden düşerek 3 parçaya ayrıldı.

2010 – Hacettepe ve Bilkent Üniversitelerinin kurucusu YÖK'ün ilk Başkanı İhsan Doğramacı öldü.

Yorumlar

Son bir ayda en çok okunanlar