Günün Portresi
Fatih'deki
Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi'ne
geçti. Babasından da Arapça dersler almaya başladı. 1882 yılında ilköğretimini
tamamlayarak Fatih Merkez Rüştiyesi'ne başladı. Ayrıca Fatih Camii'nde Esad
Dede'nin Fars Edebiyatı derslerine katılıyordu. Mülkiye’nin idadi bölümünü
bitirdikten sonra yüksek bölümüne başladıysa da, evlerinin yanması ve babasının
vefatı yüzünden Mülkiye’ye devam edemeyip Baytar Mektebi'ne geçti. Şiirle
ilgisi bu dönemde başlayan Mehmet Akif, ilk şiirlerini bu dönemde yazmaya
başladı.
22
Aralık 1893 tarihinde birincilik ile mezun olmasından sonra Orman ve Ma'adin ve
Ziraat Nezaretine “Baytar Müfettiş Muavini” olarak tayin edildi. 1895 yılında
ilk eseri olan 7 beyitlik gazeli "Kur'an'a Hitab", Servet-i Fünun
Gazetesi'nde yayınlandı. 4 yıl boyunca Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da görev
yaptı. Bu yerlerdeki gözlemleri Mehmet Akif'in düşünce hayatını çok etkiledi.
1
Eylül 1898'de 25 yaşında iken İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif
Dergisi'nde ve Resimli Gazete'de şiirleri ile Arapça, Farsça ve Fransızca'dan
yaptığı çeviriler yayınlandı. 1906 yılında Halkalı Ziraat Mektebi'ne Kitabet-i
Resmiye Muallimi ve 1907'de Çiftlik Makinist Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak
atandı. Ardından bir yıl sonra II. Meşrutiyet'in ilan edildiği dönem
İstanbul'da Umur-i Baytariye Dairesi Müdür Muavinliği'ne getirildi. 1908-1910
yılları arasında "Sırat'ı Müstakim" dergisinde yazdığı dönem en ünlü
şiirleri "Küfe" ve "Seyfi Baba" yayınlandı.
Daha
sonra Darülfünun Edebiyat müderrisliğine tayin edilen Mehmet Akif, uzun süre bu
kadroda kaldı. 1913'te İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. I. Dünya Savaşı
sırasında, Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla Almanya'daki Müslüman tutsakların
durumunu incelemek üzere Berlin'e gönderildi. Bu gezisinden sonra da çeşitli
vesilelerle Arabistan ve Lübnan'a gitmesi ona batı ile doğuyu kıyaslama imkânı
verdi. İstanbul'a döndükten sonra Darül-Hikmet-i İslamiye'nin başkâtipliğine
atandı. Milli Mücadeleye destek verdi. Balıkesir'deki vaazları nedeniyle İstanbul'daki görevinden alındı. Ankara
Hükümeti'nin kurulmasından sonra Burdur Milletvekili olarak meclise girdi.
Maarif
Vekili Hamdullah Suphi'nin talebi üzerine İstiklal Marşı için açılan güfte
yarışmasına katılan Mehmet Akif Ersoy yazdığı İstiklal Marşı, 724 şiir arasından
birinci oldu. 18 Mart 1921'de İstiklal Marşı olarak kabul edilen şiir, 1924
yılında Osman Zeki Üngör tarafından bestelenerek "Türkiye Cumhuriyeti'nin
Milli Marşı" olarak ilan edildi. Mehmet Akif Ersoy, üzerine giyecek
paltosu bile olmamasına rağmen yarışmadan kazandığı 500 lirayı kabul etmeyerek
Türk Ordusu'na armağan etti.
Sakarya
Zaferi'nden sonra İstanbul'a geldi ancak İslami uyanışçı düşünürlerden olan
Mehmet Akif Ersoy, Cumhuriyet'in laik düzeninin oturması sebebiyle Mısır'a
gitti. 1936 yılına kadar Mısır'da Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi.
Siroz'a yakalanınca 1936 yılında Türkiye’ye
döndü ve 27 Aralık 1936'da
İstanbul'da vefat etti. Mezarı Edirnekapı Şehitliği'nde bulunmaktadır.
Mehmet
Akif Ersoy'un en önemli eseri olan "Safahat", 7 kitaptan
oluşmaktadır. Şlk bölüm kitabın adıyla aynıdır: “Safahat”. Sonra sırasıyla; "Süleymaniye
Kürsüsünde", "Halkın Sesleri", "Fatih Kürsüsünde", "Hatıralar",
"Asım" ve "Gölgeler". Şiirlerinin toplu olarak yer aldığı 7
kitaplık eserine "İstiklal Marşı"nı koymayarak bu eserini Türk
Milleti'ne armağan etmişti.
"Kur'an'dan
Ayet ve Hadisler" ve "Mehmet Akif Ersoy'un Makaleleri" adlı
çalışmaları da ölümünden sonra yayımlanmıştır.
Akif
deyince en üzüldüğüm konu nedir biliyor musunuz?
Ağzına
"Türk Milleti" kelimesini alamayanlar, Türkiye’yi etnik bir
federasyona çevirmek isteyenler Mehmet Akif’i sahiplenmeye kalkıyorlar…
Oysa
"Türk"ün hasıydı Akif... Şu veya bu etnik gruptan olması önemli
değildi... Kendisini Türk hisseden, Türk olarak yaşayan ve Türklüğü ile onur duyan
bir KOCA TÜRK'dü ...
"Sana
yok Irkıma yok izmihlal" diyen Akif'e "Arnavut" diyenler, O'na
sığınarak etnik ırkçılıklarına kılıf arayanlardır. AB-D patentli Türkiye’yi
bölme projelerinin taşeronlarıdır...
Bakın
Akif "Ordunun Duası" şiirinde ne diyor; "Türk eriyiz silsilemiz
kahraman"
O
Akif ki; “Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem!” diyecek kadar
Türkçü idi...
Akif
hakkında en yakın arkadaşı Hasan Basri Çantay şöyle der; “…. Akif, Türk olarak
yazdı, Türk olarak düşündü, Türk olarak yaşadı ve nihayet Türk olarak öldü.”
(Akifname s.225)
O'nun
dindarlığından kendilerine pay çıkarmak isteyenler, Akif'in kesip attığı tırnak
olamazlar..
Onlar,
"Ne mutlu Türküm" diyenleri ırkçılıkla suçlarlar. Ama Türk'e hizmet
etmiş kişilerin kökenlerini araştırarak Irkçılığın hasını yaparlar.
Onlar
bilmelidir ki, Akif'i sahiplenmek için;
Dürüst
olmak gerek,
Özü
sözü bir olmak gerek,
Gerektiğinde,
maddi çıkarları elinin tersi ile itmek gerek...
Akif
gibi, Türklüğü kabullenmek gerek..
Ve
Kurani anlamda “Müslüman” olmak gerek...
Sözün
kısası; Ağzına "Türk Milleti" ifadesini dahi almayanlar/alamayanlar,
Akif'i sahiplenemez... Akif; Türk Milletinin bir Ulu Çınar'ıdır...
1902 – Çocuk hikâyeciliğinin usta ismi Kemalettin Tuğcu doğdu
1907 - Paris'te 2. Jön Türk Kongresi yapıldı. Sonuç bildirgesinde Sultan Abdülhamit yönetimi eleştirildi.
1907 – Şair Asaf Halet Çambel doğdu.
1918 - Mustafa Kemal, dünkü Sabah ve Söz gazetelerinde yayımlanan kurulması düşünülen yeni Hükümet'te, Bahriye Nazırı olacağı yolundaki haberi yalanladı. "Bu konuda benim rızam alınmış değildir" dedi.
1919 - Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Kurulu, başlarında Mustafa Kemal olduğu halde Ankara'ya geldi. Kurul, 3 bin atlı, 700 yayadan oluşan seymen alayı, dervişler, esnaf, okullar ve diğer halk toplulukları tarafından çoşkun sevgi gösterileriyle karşılandı.
1920- Ankara Dışişleri Bakanlığı, Sovyet Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği yazıda, Van ve Siirt illerinden Ermenilere toprak verilemeyeceğini, böyle bir durumun Türk Misak-ı Millisi'ne ve komünist ilkelere, ayrıca Türk-Sovyet ortak çıkarlarına ay kın olduğunu bildirdi.
1921 - Hindistan Milli Kongresi, Ahmetabad'da Gandi'nin başkanlığında yaptığı toplantıda Mustafa Kemal'i Sakarya Zaferi'nden ötürü kutladı.
1921 - Fransızlar çekildi ve Türk birlikleri sevgi gösterileri içinde Tarsus'u teslim aldı .
1936 – İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Âkif Ersoy vefat etti
1946 - Demokratlar Meclis'e döndüler, fakat geçen dokuz gün içinde siyasal gerginlik gittikçe arttığından, İnönü, Bayar ve Peker'le ayn ayrı görüştü.Demokratlar için güvenlik sağlanacağını garantiledi. İnönü'nün partiler üstü tutumu CHP'nin içindeki Peker grubu için bir yenilgi,DP için de bir zafer olarak görüldü.
1947 - Asker, yazar ve siyasetçi Osman Pamukoğlu doğdu
1947 - Ankara 'da solcu profesörler aleyhinde öğrenci gösterileri oldu.
1949 - Türk-Amerikan Kültürel Antlaşması Ankara'da imzalandı.
1928 - İstanbul Belediyesi, eski harflerle yazılı tabelalarını değiştirmeyen dükkân sahiplerini cezalandırdı.
1934 - Türk opera tarihinin iki önemli eserinin (Taş Bebek ve Bay Önder) prömiyeri Ankara Halkevi'nde yapıldı.
1936 - Şair Nâzım Hikmet gözaltına alındı.
1939 - Erzincan Depremi: Türkiye'nin Erzincan ilinde Richter ölçeğine göre 8 büyüklüğünde bir deprem oldu; 32.962 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 100 bin kişi yaralandı.
1944 - Çapakçur bölgesinin adı Bingöl olarak değiştirildi.
1945 - 28 devletin üzerinde anlaştığı ilkeler doğrultusunda Dünya Bankası kuruldu.
1949 - Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasında Kültür Antlaşması imzalandı.
1953 – Eski Başbakanlardan Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Şükrü Saracoğlu vefat etti
1975 – Galata Mevlevihanesi Divan Edebiyatı Müzesi olarak hizmete verildi.
1977 - Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanlığına Abdullah Baştürk seçildi.
1977 - Sultanahmet'teki İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi yakıldı, Ankara'da Hacettepe Üniversitesi bir yıl süreyle kapatıldı.
1987 - Ankara Kültür Merkezi, Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 68. yıldönümünde, Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından açıldı.
1999 - Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, başörtüsünün yükseköğretim kurumlarında serbest sayılan kıyafet kapsamında düşünülemeyeceğine karar verdi.
2004 – KKTC Başbakanı Talat “KKTC’nin bağımsızlığı, Turan ülküsü kadar hayaldir” dedi.
2008 - İsrail, Gazze kenti civarına hava saldırısı düzenledi: 230 kişi öldü, 400'den fazla kişi yaralandı.
Yorumlar
Yorum Gönder