Bir Olay ve Hatırlattıkları
Ermeni Terörü, Ali Kemal ve
Cumhuriyet
Tarih 2 Haziran 1978, Artvin’in Borçka ilçesinde yedek subay olarak askerliğimi
yapıyorum. Subay gazinosunda haber bültenini izliyoruz. Spiker, yine acı bir
haber, yine Asala terörü diye başladığı cümlesini tamamlıyor;
“Türkiye'nin Madrid Büyük Elçisi Zeki Kuneralp'in eşi Necla
Kuneralp Asala militanları tarafından şehit edildi.” Kuneralp soyadı dikkatimi
çekiyor… Zeki Kuneralp Ali Kemal’in oğlu değil mi? Evet onun oğlu… Ermenilere
duyduğu sempati nedeniyle “Artin Kemal” diye anılan bir insanın gelinin Ermeni
teröristlerce öldürülmesi ne garip tecelli…
Ali
Kemal kimdir bilir misiniz? Damat Ferit hükümetlerinde Dahiliye Bakanlığı
yapmış, ilk günden itibaren Milli Mücadeleye karşı düşman olmuş … İngiliz
Muhipleri Cemiyeti’nin kurucularından bir siyasetçi. Aynı zamanda gazeteci, kalemi güçlü bir
yazar… İstanbul gazeteleri içinde Milli Mücadele düşmanlığında başı çeken
Peyam-ı Sabah’ın başyazarı…
Dâhiliye
Nâzırı Ali Kemal Bey imzasıyla 23
Haziran 1919’da Valiliklere gönderilen genelgede şu cümle yer alır; “Mustafa
Kemal Paşa; günün politikasını bilmediği için, yurtseverliğine rağmen görevini
başaramadı. İngiliz Olağanüstü Temsilcisi’nin isteğiyle görevinden alındı.
Kanunsuz olarak kurulan bazı heyetler için çektiği telgraflarla politik
hatâsını artırdı. Bu zat görevinden alınmış olduğundan, kendisiyle hiçbir resmî
işleme girişilmeyecek, hiçbir isteği yerine getirilmeyecektir. Bu önemli
günlerde her Osmanlıya düşen görev; barış konferansında geleceğimiz
belirlenirken ve beş yıldır yaptığımız deliliklerin hesabı görülürken, aklımızı
başımıza devşirmek, akıllıca davranışları benimsemek, uygar dünyanın gözünde bu
ülkeyi bir daha lekelememek değil midir?”
Köşe
yazılarında da Milli Mücadeleye ve Mustafa Kemal’e acımasızca saldırır. Mesela
onun 1920-1922 arasında yazdığı yazılardan birkaç seçme;
“Teşkilatı
Milliye sergerdeleri, bu mahluklar kadar başları ezilmek ister yılanlar
tasavvur edilemez. Düşmanlar onlardan bin kerre iyidir.” “Ankara’nın Yunan’ı
denize dökeceği, bir kuru vaattir.”, “Ankara’nın tuttuğu yol çıkmaz, çıkmaz,
çıkmaz.”, “Mustafa Kemal’in telkinlerine itaat eden her memur ve subay Divan-ı
Harp tarafından ceza görecek.”, “Millî ordu teşkil etmek ve müdafaa-yı milliye
hazırlamak gibi faaliyetler felakettir, askerlerin emirleri yerine
getirilmemelidir.”, “Kuyucu Murat Paşa,
Celâlîlere nasıl muamele etmişse, Kuvayı Milliye’ye de öyle muamele
edilmelidir. Maiyetindekilerin yakında, zorba yamağı Cafer Tayyar şaklabanını,
elini kolunu bağlayıp Hükümete teslim etmesi beklenir. Saltanata bağlı halim
selim Anadolu halkı da Mustafa Kemâl şakisine haddini bildirecek.” “Yunanlılar Ankara kapılarına
dayandılar… Mustafa Kemal’e barınacak yer kalmadı…. Hesap sormak zamanı
geldi.”, “Hükümet önce, Anadolu’nun henüz
istilaya uğramayan yerlerini Mustafa Kemâl’lerden, Ali Fuat’lardan, o ipsiz
sapsız, akılsız, fikirsiz zorbalardan, canilerden temizlemelidir.” “Mustafa Kemal ve arkadaşları, Yunanlılara
karşı büyük bir saldırıya hazırlanıyorlar. Bu çılgınca teşebbüsün amacı, yine
izmihlâl, izmihlâl, izmihlâl... Çünkü Yunanistan'ın orduları var, teçhizatı
var...”, “derme çatma bir ordu, dövüşüp duruyor, zırzoplar, tam istiklal
isteriz diye tutturmuşlar, ne demiş Arap, elhekmü limen galebe, galibin dediği
olur, işte bu kadar”
“Ankara
başımızda oldukça, bu kargaşalıktan bir hayır doğarsa, örneğin İzmir, Edirne
kurtulursa, seviniriz, çıldırırız; fakat akılca, irfanca bu derecede
yanıldığımız için yalnız kalemimizi kırmak değil, insanlığımızdan bile istifa
ederiz.” Demesine rağmen, İzmir kurtarıldıktan sonra ne kalemini kırdı, ne
insanlıktan istifa etti, hatta açıkça özür dileyemedi.. Sevindik kabilinden bir
şeyler karaladı…
Zaferden
sonra Ankara hükumeti, İstanbul polisinden Ali Kemal'in tutuklanıp yargılanmak
üzere Ankara'ya gönderilmesini istedi. 4 polis 6 Kasım 1922 günü onu
Beyoğlu'nda tıraş olduğu berberde kıstırdılar, kaçmaya çalışırken yakalayıp
İzmit'e götürdüler. Sakallı Nurettin
Paşa’nın İzmit’teki karargâhının önünde Ali Kemal’i tanıyan halk tarafından
linç edilir.
Bu
olay üzerine eşi, İsviçre’ye yerleşir. Oğlu Zeki Kuneralp orada hukuk fakültesini
bitirince “Türkiye’ye döneceğim” dedi. Eşin dostun itirazına rağmen Türkiye’ye
geldi. İngilizce, Almanca, Fransızca
bilen kendisini iyi yetiştirmiş bir gençti. Dışişleri bakanlığının memuriyet
sınavına girdi, kazandı. Ancak güvenlik soruşturması sonucu, Ali Kemal’in oğlu
olması nedeniyle, göreve başlaması sakıncalı bulundu. Olay o zaman
Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’ye intikal etti…
İnönü dosyayı inceledikten sonra, bunun yanlış olduğunu belirterek “Devlete kin yakışmaz, biz bu cumhuriyeti
kanla kurduk ama insanla büyüteceğiz” dedi ve ekledi, “Ben bunu Gazi’den
öğrendim!”
Zeki
Kuneralp Dışişlerinde yetenekleriyle kısa sürede parlar. Büyükelçi, başarılı
bir büyükelçi olur. Babasının bir düşman olarak gördüğü Atatürk’ün kurduğu
Türkiye Cumhuriyetini temsil eder. Onun oğlu Selim Kuneralp de dışişlerine
intisap eder.
1
Haziran 1978 tarihinde Asala militanlarınca katledilen Necla Kuneralp, Zeki
Kuneralp’in eşi, Selim Kuneralp’in annesi ve
Ali Kemal’in gelinidir.
Bu
olay gösteriyor ki; Cumhuriyet affedici olmalıdır. Cumhuriyet’de hukukun temel
ilkelerinden “Suçun şahsiliği ilkesi” egemen kılınmalıdır. Cumhuriyet’te
unvanlar ehline verilmelidir…
Bu vesile ile Ermeni terörünün şehit ettiği, Talat Paşa başta olmak üzere devlet adamlarımızı, diplomatlarımızı ve vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum...
1328 - Filipinler'de
bir depremle 9 ada ve adacık yok oldu.
1475 - Gedik
Ahmet Paşa komutasındaki Türk orduları, Kırım
Yarımadası sahillerine çıktı.
1866
– Mısır Valillerine “Hidiv” unvanı verildi.
1889 - İttihat
ve Terakki Cemiyeti'nin öncüsü olarak kabul edilen İttihâd-ı Osmânî
Cemiyeti adlı gizli örgüt kuruldu.
1920 - Kozan'ın
düşman işgalinden kurtuluşu. Fransızlar çekilirken İlçedeki 5000 Ermeni’yi de
birlikte götürdüler.
1920
– Hint Müslümanları Sevr anlaşmasının şartları yumuşatılmazsa İngilizlere karşı
direneceklerini İngiliz Hükümetine bildirdiler.
1924 - Amerika
Birleşik Devletleri Kongresi, ülkede doğmuş bütün Amerikan
yerlilerine oy hakkı tanıdı. 1948'e kadar kimi eyaletler
yerlilere oy hakkını yaşama geçirmedi.
1927
– Ünlü Ressam Avni Lifij vefat etti
1935 - Türkiye'de
ilk kez Pazar günü resmî tatil uygulamasına başlandı.
1941 - Türk
Ceza Kanunu'nun 526'ncı maddesinde yapılan
değişiklikle, Arapça ezan ve kamet okuyanlara ceza öngörüldü.
1950
– Menderes Hükümeti güvenoyu aldı
1968 -
Kısmi senato seçimleri olaylı geçti. 20 ayrı yerde çıkan kavgalarda
15 kişi öldü, 26'sı ağır olmak üzere 47 kişi de yaralandı.
1969
– Filistin Kurtuluş Örgütü kuruldu
1970 – Ünlü
romancı Orhan Kemal vefat etti
1977
– Vatikan Büyükelçisi Taha Carım edildi. Cinayeti “Ermeni Soykırımı Adalet
Komandoları” isimli bir örgüt üstlendi.
1978 -
Ermeni terör örgütü ASALA'nın suikastı sonucu emekli Büyük Elçi Beşir
Balcıoğlu, şehit oldu
1978 - Ermeni
terör örgütü ASALA'nın suikastı sonucu Türkiye'nin Madrid Büyük
Elçisi Zeki Kuneralp'in eşi Necla Kuneralp şehit oldu.
1980 - Osmanlı'dan
bu yana devam eden buğday ve ekmek fiyatları
üzerindeki devlet kontrolü kaldırıldı.
1981 -
Devlet Başkanı Kenan Evren'in emri ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun kararıyla MKE
Ankaragücü takımı birinci futbol ligine çıkarıldı.
1995 - Kilis, Karabük ve Yalova il
oldu.
1998 -
Merkez üssü Adana'nın Ceyhan ilçesi olan 6,2
büyüklüğündeki depremde,144 kişi öldü.
2012
- Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, protesto gösterilerindeki ölümlere
suç ortaklığı etmek suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
2015 - Akademisyen
ve siyasetçi Besim Üstünel vefat etti
Yorumlar
Yorum Gönder