Bir Portre
Cemil Meriç
Cemil Meriç
Bugün Cemil Meriç’in ölüm
yıl dönümü. Onu anlatan bir yazı yazayım dedim. Cemil Meriç nasıl anlatılır ki?
Sosyalist desen değil? Milliyetçi desen değil? Osmanlıcı desen değil? Sağcı
desen değil? Solcu desen değil? İslamcı desen değil? Belki hepsinden bir parça… “İzmler
idraklerimize geçirilmiş deli gömlekleridir.” diyen bir insanı nasıl bir kalıba
hapsedebilirsiniz ki… O aydın mı? Münevver mi? Bu soruyu cevaplamak için bile
sayfalar dolusu yazmak gerekir… Basit bir hayat hikâyesi ile de anlatılamaz o…
Kafamdaki Meriç’i yazmaya kalsam kitap yazmam gerekir… En iyisi onu kendi
cümleleriyle tanımak/tanıtmak… Onun için size Cemil Meriç’in kitaplarından
yaptığım bir seçkiyi sunuyorum;
Avuçlarıma alıyorum kelimeleri
okşuyorum. Kimi bir elmas gibi sert, kanatıyor, kimi kadife gibi yumuşak,
gözyaşı gibi ılık. Bütün acılarımı takdis ediyorum.
Aydın olmak için önce insan
olmak lazım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz,
seçer. Aydın, kendi kafasıyla düşünen kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yapan:
Uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan
bir tecessüs.
Bir çağın vicdanı olmak isterdim,
bir çağın daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak,
yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları
yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak
köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü. Sanat düşüncenin, düşünce
mukaddeslerin emrinde olmalı.
Bir Osmanlı şiiri vardır ama bir
Osmanlı nesri yoktur. Oysa nesirsiz düşünce olmaz. Şiir bir avuç insana hitap
ediyordu.
Biz Tanzimat’tan beri hazır
elbiseye meraklıyız, hazır elbiseye ve hazır medeniyete. Tefekkür kılıçla
fethedilmez. Bir parça kendi kafamızla düşünmek ne kadar güç
Bu memleketin büyük faciası en
seçkin evlatlarının beynini ve kalbini itlere peşkeş çekmesi. Halledilmesi
gereken büyük dava. Bu topraklar üzerinde münevverin nefes alabilecek hale
gelmesi
Dışarıdakiler kendilerini akıllı
sansın diye bir takım binalar kurup içine bedbaht insanlar doldurmuşuz ve
timarhane adını vermişiz bu binalara.
Düşünce adamının vazifesi: Bütün
hakikatleri yoklamak, bütün yalanların maskesini yırtmak, kalabalığa doğruyu
göstermek. Bazan yangın kulübesindeki nöbetçi olacaktır, bazan engine açılan
geminin kılavuzu.
Düşüneni iftiranın ve sefaletin
lağımında boğduktan sonra ellerimizi yıkayıp "Efendim bizde filozof
yetişmiyor" diye ah-u vahlar
Gerçek aşklar da sessizdir.
Her aydınlığı yangın sanıp
söndürmeye koşan zavallı insanların, karanlığa o kadar alışmışsınız ki
yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi
Her büyük adam kucağında yaşadığı
cemiyetin üvey evladıdır. Zira o yarın ki veya dünkü veya ötelerdeki bir
cemiyetin çocuğu; kendi cemiyetinin değil.
Karşınızdaki, göremediğinizi
gösterecek size. Sizden farklı düşündüğü ölçüde yaratıcı ve öğreticidir. Kızıl
şal görmüş İspanyol boğası gibi, her düşünceye her düşünene saldırmak. Bu canım
memleket, bu yüzden bir cüzzamlılar ülkesidir.
Kerpiçle Süleymaniye kurulmaz. Tesadüflerin
önüme fırlattığı malzeme kerpiçten daha soysuz daha salâbetsiz ve sevimsiz.
Kitap bir limandı benim için.
Kitaplarda yaşadım ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.
Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplar. Bir kanat
darbesiyle Olemp; bir kanat darbesiyle Himalaya. Ayrı bir dil konuşuyordu
çağdaşlarımla. Gurbetteyim.
Kitaplar bileziklerin onda
biri kadar etse beyefendilerimizle hanım efendilerimiz arada bir okumak
hevesine kapılırdı belki. Birçokları kitabı ucuz olduğu için almaz, düşünmez ki
kitabın tek değeri okunmasındadır. Bir değil birçok defalar okunmasında
çizilmesinde, tanınmasında.
Münakaşada zafer mağlup olanındır.
Yenilmek zenginleşmektir. Bilmediğinizi öğreneceksiniz ve ego denen köpek havlamayacak.
Münakaşa hakikati birlikte aramaktır. Adeta bir ormandasınız ve mesela bir
kaynak arıyorsunuz.
Müstağrip: Tanzimat sonrası
Türk aydınına en çok yakışan sıfat müstağrip. Edebiyatımız bir gölge edebiyat;
düşüncemiz bir gölge düşünce. Üç edebî nevi itibardadır: Taklit.
İntihal(çalma), tercüme.
Sevgi garip bir yangın.
Yaşaması için büyümesi gerek. O yangına her şeyini atacaksın, zamanını,
gururunu, dehanı. Ve kül olacaksın. İnsanlar ondan korkuyor, ondan
yaşamıyorlar.
Sonra yeniden küller dağıldı. İçimdeki
ateş her zamankinden daha gür, daha alevli.
Türkçenin bedbahtlığı
tabii tekâmülünü yaparken birden bire zıplamaya zorlanmasından
olmuştur. Nesiller arasındaki köprüler uçurulması ve hafızadan mahrum bir
nesil türetilmiştir. Hafızadan yani kültürden...
Türkün kılıcı
ülkeler fethederken, türkün zekâsı da kelimeler fethediyordu.
Ülkeler ne kadar bizimse kelimeler de o kadar bizimdir.
Yazmak gelecekte yaşamak. İnsan
bazen kılıçla yontar hayalindeki dünyayı bazen kalemle
Yolumuzu kesen hep aynı rezil
safsata. Başkaları niye yapmıyor? Başkalarına göre başka sensin.
13
HAZİRAN
1550
– Süleymaniye Camisinin temeli atıldı.
1859 - Erzurum'daki
şiddetli depremde, kentin yarısından fazlası hasar gördü ve 3 bin kişi
öldü.
1872 - Namık
Kemal, İbret gazetesi'ni yayımladı.
1878
– Balkanların sorunlarını görüşmek üzere Berlin Kongresi başladı
1891 - İstanbul
Arkeoloji Müzesi ziyarete açıldı.
1920
- Yunanistan'da seferberlik ilan edildi. Silah taşıyabilecek, 19 yaşından büyük
bütün
gençler askere çağrıldı.
1921 - Mustafa
Kemal, Ankara'ya gelen Fransa Temsilcisi Henry Franklin-Bouillon ile görüştü.
1921
- Yozgat isyanı elebaşılarından Çapanoğlu Halit Bey idam edildi.
1928 - Türkiye ile Düyunu
Umumiye (Osmanlı borçları) alacaklıları arasında sözleşme imzalandı.
1946 - Üniversitelere özerklik
veren 4936 sayılı kanun kabul edildi.
1950
– Menderes muhalefeti orduyu tahrike, irticayı teşvike yeltenmekle suçladı…
1961 - Batı
Almanya'ya işçi gönderilmesinin esaslarını düzenleyen protokol imzalandı.
1962 - Cumhuriyetçi
Köylü Millet Partisi'nden ayrılan Osman Bölükbaşı ve
arkadaşları Millet Partisi'ni kurdu.
1963 -
1459 Harp Okulu öğrencisinin yargılanmasına başlandı.
1965 - Besteci
ve müzik bilimci Refik Fersan vefat etti
1966 - Ankara'da
ilk kapalı devre televizyon yayını için hazırlıklara başlandı.
1969 - Irak Hava
Kuvvetleri'ne ait iki jet uçağı, yanlışlıkla Hakkâri'yi bombaladı.
1971 - Kültür
Bakanlığı kuruldu. Bakanlığa Talat Halman atandı.
1972
– MHP Genel Başkan Yardımcısı Emekli Binbaşı Dündar Taşer şüpheli bir trafik
kazasında vefat etti..
1972 - Boğaziçi
Üniversitesi öğrencisi Banu Ergüder, içinde ceset bulunan bavulla
yakalandı. Cnayetin sol bir örgüt içi çatışma nedeniyle işlendiği anlaşıldı.
1974 – Ressam
Turgut Zaim vefat etti
1977 -
Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Hükûmeti kurma
görevi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit'e
verildi.
1987 – Yazar,
çevirmen ve düşünür Cemil Meriç vefat etti
1991 - Türkiye ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında pasaport uygulaması kaldırıldı.
1993 - Süleyman
Demirel'in Cumhurbaşkanı seçilmesiyle boşalan DYP Genel Başkanlığı'na Tansu
Çiller seçildi.
2002 - Afganistan'da
geleneksel Meclis "Loya Jirga" toplanarak, Geçici Hükûmet Başkanı
olarak Hamid Karzai'yi seçti.
2009 - İran Cumhurbaşkanlığı
seçim sonuçları açıklandı. Seçimi Mahmud Ahmedinejad kazandı.
Sonuçlar açıklanır açıklanmaz ülkede protesto gösterileri başladı. Kısa süre
sonra da isyana dönüştü.
2012
– Fransız düşünür Roger Groudy vefat etti… Groudy önce komünistti sonra
Müslüman oldu…
2013 - Sibel
Siber, KKTC'nin ilk kadın başbakanı oldu.
Cemil Meriç'in Türkiye'de Fransızcadan Türkçeye çevrilmiş eserleri eleştiren bir kitabını okumuştum. Biraz taraflı olduğunu düşünmüştüm. Özel yaşamını okuyunca ise ... "Hem kel hem hodul "diye düşünmüştüm.Bu da naçizane benim düşüncem.
YanıtlaSilÖzel yaşamı deyince; İntihalci mi? Dolandırıcı mı? Sahtekar mı...
SilCemil Meriç gibi bir adamı eleştirmeye kalkan birisinin en azından ismini yazma cesareti göstermesi gerekmez mi?
Ben özel yaşantısında olumsuz olacak bir tavrını duymadım...
Ki düşünce adamları, yalnızca yazı ve düşünceleri üzerinden eleştirilebilir.. Onların özel hayatları kimseyi ilgilendirmez..